Site rengi

Tasarım

İşçiyi satanlar; 1 Mayıs’ı da sattı

05.05.2016
632
A+
A-

 

Başlık çok mu ağır oldu?

Hayır!

Bence az bile…

Yıllar, on yıllar önce yaptıkları sarı sendikacılıkları bir kenara bırakalım. Sadece çok yakın geçmişteki sabıkalarına bir bakalım:

Bir Belediye işyerinde Toplu İş Sözleşmesi (TİS) bağıtlama yetkisi geldiği halde, işverenle anlaşarak TİS görüşmelerine başlamayan, altmış gün sonra da yasa gereği takibi zorunlu olan Arabulucu sürecinde de Arabulucu toplantılarına gitmeyen, sonra hem grev kararı alıp hem de işçiden oldubitti ile “grev oylaması” imzası toplayan ve oylama günü işçiye “greve hayır” oyu kullandıran bir “sendika”ya ne denir?

İşçileri kandırarak, TİS bağıtlama yetkisini kendi eliyle Yüksek Hakem Kurulu’na (YHK) devreden ve buradan da işçilerin ücretlerine % 1 oranında zam yapılıp gönderilen TİS’ni iyi bir sözleşme diye işçiye kabullendirmeye çalışan bir “sendika”ya ne denir?

Sendikalı olmanın hiçbir avantajına kavuşturmadıkları işçiden, üstüne bir de aidat alan “sendika”ya ne denir?

Sendikasız bir işyerinde çalışırken, yaptığı çalışmalarla işçilerin gönlünü kazanan, onlara önderlik ederek, (başka sendikaların da dirsek temaları olmasına rağmen) işyerini DİSK’e bağlı sendikaya üye eden bir işçi önderini; Belediye Başkanı’nın makam aracı ile dolaşarak işçileri işten atma tehditleriyle korkutup delege seçtirmeyen “sendika”ya ne denir?

Neymiş? O işçi önderi; “iyi arkadaş mış” ama HKP’li imiş!

Utanmazlara bak…

Sen de CHP’li, HDP’li ve hatta MHP’lisin…

Sizin partili olmanız ve sendikanın yöneticilik koltuklarını işgal etmeniz hak ve meşru oluyor da bir işçi önderinin HKP’li olması suç mu oluyor?

Hadi oradan terbiyesizler!

Çünkü, bu devrimci işçi önderleri sendika organlarında görev aldığında çapsızlıklarınız ortaya çıkacak. Yukarıdaki ve benzeri ihanetlerinizi kolayca yapamayacaksınız. İşte bu nedenledir, devimcilerden kurtulmak için her türlü sarı-gangster sendikal yöntemleri kullanmanız…

Bundan on beş yıl önce de (İzelman örgütlenmesinde ve TİS sürecinde) sizin ve sizden önceki ağababalarınızın benzer ihanetlerini gördük. Ama hakkınızı yemeyelim. Boynuzun kulağı geçmesi gibi, siz bugün ustalarınızı geçmiş durumdasınız.

Çünkü onlar bile sizin yukarıda (çok kısaca) anlattığımız ihanetlerinizi göze alamıyorlardı. En azından göstermelik de olsa işverenle masaya oturur, bir iki görüşme yaparlardı. Siz ise hiç zaman kaybetmeden Yüksek Hakem Kurulu’nu devreye sokarak işçiyi açlığa mahkûm ediyorsunuz.

Hele hele bugüne kadar Belediye Başkanı’ndan icazet almadan hiçbir Belediye’de örgütlenmiş değilsiniz. Bazı belediyelerde, sendika temsilcilerini, hatta sendika şube başkanlarını ve delegelerini bizzat belediye başkanı belirliyor, siz de atama yazıları yazıyorsunuz.

Bu mudur sendikacılık?

Belediye başkanlarının talimatlarıyla sendikacılık yaptığını zannedenler, TİS görüşmelerini bilerek-isteyerek yürütmeyip, işçiye YHK eliyle %1’lik zamla hak aldığını zannedenler, işçi önderlerini sarı-gangster sendikal yöntemlerle bertaraf ettiğini sananlar boylu boyunca ihanet bataklığının içinde yüzmektedirler.

 

Önce 1 Mayıs’ı gündemden düşürdüler

sonra da Bakırköy Pazarı’nda sattılar

İşte bu haldeki “sendikacı”ların Şanlı 1 Mayıs’ın mücadele ruhunu kavraması ve o ruha uygun kararlar alıp davranması zaten mümkün değildi. Onlar da meşreplerine uygun davranmayı seçmekte gecikmediler.

Bildiğimiz gibi, geçen yıllarda 1 Mayıslar Şubat-Mart aylarından toplumun gündemine sokulurdu. Geniş bileşimli 1 Mayıs Hazırlık Komitesi toplantıları yapılırdı. Bu Komite; 1 Mayıs sonrasındaki değerlendirme toplantısına kadar dağıtılmazdı.

Oysa bu yıl, DİSK bile 1 Mayıs’la ilgili kararını Nisan ayının ortasında açıklayabildi.

Açıkladı da ne oldu?

Önce yanına aldığı KESK, TMMOB, TTB ile dostlar alışverişte görsün babından; “1 Mayıs’ı Taksim’de kutlayacağız” dedi. Hemen ardından da İstanbul Valisi ile yapılan görüşmeden sonra “Kadıköy gibi başka bir alanı da kabul edebileceklerini” ihsas ettiler. Geçmiş yıllardaki kararlılığın zerresine sahip olmayanlar, bir yandan “Vali bizimler görüşürken yukarılardan gelen talimatlarla hareket etti” derken, diğer yandan da “yukarı”ların (AKP iktidarının) Bakırköy Pazarına tıkma teklifine balıklama atladılar. Laf arasında da; “Taksim gündemimizden çıkmadı” diyerek, sözde “vicdan rahatlatıyor”lar.

Ayıptır!

Yazıktır!

Taksim’i “gündemlerinde çıkarmayan” bu sarılara sormak gerekir;

Bugüne kadar dişe diş verilen Taksim mücadelesi nerede kaldı?

1 Mayıs 77 ve diğer 1 Mayıs Şehitlerinin mücadeleleri ve anılarına ne oldu?

Anlaşılan bunlar, Bakırköy Pazarı’nda gündemsiz toplanıyorlar.

Bugüne kadar kahramanca yürütülen Taksim mücadelesinin kazanımları, AİHM’nin “Taksim 1 Mayıs Alanı’dır” kararı, her 1 Mayıs’ta gözaltına alınanların suçsuz olduklarına dair mahkemelerin verdiği Beraat kararları; Taksim mücadelesinin yasal, meşru bir hak mücadelesi olduğunu kanıtlamıştır.

Bu mücadeleler sayesinde ve özellikle 2007, 2008 ve 2009’daki Taksim ısrarı; 2010, 2011 ve 2012’de Taksim’in kazanılmasını sağlamıştır.

AKP İktidarının sonraki yıllarda tekrar saldırganlaşmasının pek bir önemi yoktur. Zira önceki yıllarda da bütün iktidarlar aynı saldırıyı yapıyorlardı. Yani “garp cephesinde değişen bir şey yok”.

Ancak bu tarafta çok değişiklik oldu maalesef. İşçi sınıfının devrimci özüne inanmayan çapsız, yüreksiz bir yönetim elinde DİSK, tarihsel görevini yerine getirmekten acizdir. Yöneticiler kendi tatlı canlarını düşününce alınan kararlar da icazetli oluyor, yazık ki.. Dolayısıyla bunlar için; DİSK’in adını, tarihini, mücadele geleneğini yaşatmak gibi bir görev ve sorumluluk da olmuyor. İyi ki DİSK’in geleneklerinin yaşatıldığı Nakliyat-İş gibi bir sendikamız var…

Yukarıda da anlattık, işçiyi kolayca satanların, işverenlerin icazeti ile “sendikacılık” yapanların, 1 Mayıs’ı da kolayca satmaları ve hükümetin icazeti ile 2016 1 Mayıs’ını Bakırköy Pazarına hapsetmelerine şaşırmıyoruz.

Görevimiz; başta İşçi Sınıfımız gelmek üzere, yaşamın her alanında vereceğimiz kararlı, sabırlı, inatçı, uyanık, devrimci mücadele ile bu sarıları buralardan uzaklaştırıp tarihin çöplüğüne yollamak ve Devrimci Sınıf Sendikacılığını egemen kılmak olmalıdır. 29.04.2016