Site rengi

Tasarım

Krizin faturası eğitime kesildi

07.09.2018
770
A+
A-

24 Haziran Seçimlerinden sonra Hazine ve Maliye Bakanlığının başına getirilen Damat, bilindiği üzere ilk iş olarak yerli ve yabancı Parababaları ve onların sözde “sivil toplum kuruluşları”yla bir araya gelmişti. Görüş alışverişleri ve tanışma diye bizlere yutturmaya çalıştıkları bu toplantıların gerçek amaçları da ilerleyen günlerde su yüzüne çıktı. Meğer Damat bu toplantılarda “Yeni Ekonomik Model” programını açıklıyormuş.

Aslında bizler bunların 16 yıl boyunca açlık, yoksulluk ve işsizlik cehennemi yaşattıkları halklarımıza yeniden acı reçeteler dayatmak üzere bir araya geldiklerini biliyorduk. Hiç ölü gözünden yaş beklenebilir miydi?

Tabiî ki hayır. Yine gördük ki Antika-Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfının siyasi plandaki temsilcisi AKP’giller’in tek derdi yabancı ve yerli Parababalarına yeni sömürü alanları açmak ve kendi küplerini doldurmaktı. Acı reçeteler zaten her gün halklarımıza dayatılıyordu.

Malum kişinin görünüşte ABD Emperyalizmine uşaklıkta katakulliye yeltenmesi sonucu yaşanan ekonomik kriz ve döviz kurundaki dalgalanma karşısında bu acı reçetelerin dozu arttı. Bu kapsamda kamu kurum ve kuruluşları için de tasarruf paketleri hazırlanmaya başlandı. (Dikkat ediniz tasarruf kesintileri, ekonomik tedbirler sadece halkın mahallesine uğruyor, nedense kendi mahallelerine, saraylarına, villalarına hiç uğramıyor.) Akrebin kendini sokması nasıl doğası gereğiyse, bizim işbirlikçi yerli satılmış hükümetin, krizin faturasını ilk olarak İşçi Sınıfımız başta gelmek üzere emekçi halklarımızı doğrudan ilgilendiren eğitim alanına yüklemesi de doğası gereğidir.

Milyonlarca çocuğu ve ailesini ilgilendiren kurumlardan biri olan Milli Eğitim’de çeşitli kesintilerin yapıldığı bilgisi basın tarafından paylaşıldı. Damat, yememiş içmemiş MEB bütçesinde kalem kalem nereden ne kadar “tasarruf” edilecek onları hesaplatmış.

Şimdi bu hesaplara yakından bakalım:

* Bilindiği üzere Milli Eğitim Bakanlığına 2018 yılı için 92 milyar 528 milyon 652 bin TL bütçe verilmişti. Bunun 73 milyar 289 milyon 191 bin TL’si maaşlar ve SGK primleri için ayrılmıştı. MEB’in yayınladığı raporlardan öğrendiğimize göre zaten yılın ilk 6 ayında, personel giderleri haricinde, geriye 19 milyar 239 milyon 461 bin TL kalmış. (Dikkat buyurunuz, bu rakamla MEB daha altı ay geçinecek.) Bu geriye kalan paranın 8 milyar 605 milyon 744 bin 122 TL’si de harcanmış. Hesaptan bu da düşüldüğünde MEB’in kasasında 10 milyar 633 milyon 716 bin 878 TL kaldı.

İşte Damat’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı, kasada kalan bu 10 milyar 633 milyon 716 bin 878 TL’den 2 milyar TL’ye gözünü dikip kesinti yaptı. Böylece maaşlar dışında eğitim bütçesinde kalan paranın yüzde 18’i kesilmiş oldu. (Sanki Damat büyük lütuf yapmış gibi yandaş gazeteler de Hazine ve Maliye Bakanlığından MEB ’e gönderilen tasarruf tedbirleri içerisinde personel giderlerine, yani bu 73.2 milyar TL’ye hiç dokunulmadığından dem vurmaktadır. Tasarruf geriye kalan 19 milyar 239 milyon 461 bin TL üzerinden uygulanmışmış…)

* Hazine ve Maliye Bakanlığının tasarruf reçetesinin ayrıntılarına göre en yüksek kesinti, tablet bilgisayar ve akıllı tahtalı eğitim uygulaması olan FATİH projesinden yapıldı. MEB ’in 2018 bütçesine göre projenin yürütücüsü Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü için 1 milyar 35 milyon 84 bin TL ayrıldı. Yılın ilk 6 ayında bu paranın yüzde 0.74’ü harcandı. Geriye kalan 1 milyar 27 milyon 378 bin 475 TL’den 705 milyon TL tasarruf edildi. Genel Müdürlüğün bütçesinden yapılan, işte bu yüzde 68.62’lik kesinti. (Zaten bu proje ile kimlere milyonlarca dolarların peşkeş çekildiğini de biliyoruz.)

* Tasarruf kapsamında, büyük kesinti kararlarından biri de okulların her türlü altyapı giderleri ve alımları ile ilgilenen İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığı için alındı. Okullar için hammadde, her türlü ürün alımları; yeni okul yapımı için kamulaştırma, satın alma, ayni hak tesisi ve okulların büyük bakım-onarımları için ayrılan bütçeden 145 milyon TL kesildi. Okullar için yapılacak harcamalar kaleminde, sadece İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığı bütçesinden değil; okulöncesi eğitim kurumları, ilkokullar ve ortaokullar, liseler, meslek liseleri, hayat boyu öğrenme ve halk eğitim merkezleri, imam hatip ortaokulları ve liseleri ile ilgilenen genel müdürlükler ve il milli eğitim müdürlüklerinin bütçesindeki sermaye giderleri kalemlerinden toplamda 800 milyon TL’den fazla kesinti yapıldı.

* Diğer bir kesinti de öğrenciler için verilen yardımlardan yapıldı. Her kademedeki okulda parasız yatılı okuyan öğrencilerin ailelerine “hane halkına yapılan transfer” kaleminden verilen “pansiyon hizmetleri” yardımı ödeneğinden 103 milyon TL kesildi. Bu kapsamda en büyük kesinti 38 milyon ile lisede yatılı okuyan öğrencilere verilen yurt yardımından yapıldı. Liseleri, 25 milyon TL kesinti ile imam hatip ortaokulu ve lise öğrencileri; 20’şer milyon TL ile okulöncesi ve ilköğretim okulları ile meslek liseleri takip etti. İlkokul, lise, imam hatip ortaokulu ve lisesi öğrencilerine verilen burslardan da toplamda 20 milyon TL kesinti yapıldı.

Son kesinti kalemi de AKP’giller’in tüm okulları dönüştürmeye çalıştığı özel okullarla ilgili. Özel Öğretim Genel Müdürlüğü bütçesinden, “özel okul teşviki” olarak bilinen Özel Okul Eğitim ve Öğretim Desteği kalemine yatırılan 1 milyar 278 milyon 684 bin TL’den 75 milyon TL kesildi. Böylece 2018 yılında 75 bin öğrenci için ayrılan özel okul teşvik ödeneğinin yaklaşık yüzde 6’sı kadar tasarruf yapılmış oldu.

İşte yukarıda ayrıntılarıyla MEB bütçesinde yapılacak tasarruflara ilişkin olarak verdiğimiz kalemler 6 Ağustos 2018 tarihinde Milli Eğitim Bakan Yardımcılığına bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile getirilen Tayyip’in kuzeni İbrahim Er imzası ve talimatıyla MEB’in tüm birimlerine gönderilmişti.

Konunun asli muhatabı olan MEB ise, kendi bütçesinden kesinti yapılacağı haberinin ardından burs desteğinde ve pansiyon yardımında kesintiye gidilmeyeceği, halen yapım aşamasında olan okul inşaatlarının ise devam edeceğini açıklamıştı. Ne yazık ki Bakanlık bu açıklamasında eğitime ayrılan bütçede kesinti yapılacağı bilgisini yalanlamamıştı.

Başta eğitim hizmet kolundaki sendikalar olmak üzere göreve getirildiğinde övgüler dizilen Ziya Selçuk’tan da aksi bir davranış beklenemezdi. (Konuyla ilgili bkz: https://www.kurtulusyolu.org/egitimi-ne-kurtarir-ziya-selcuktan-medet-umanlara/.)

Eğitim, piyasanın cöngül kanunlarına teslim edilebilecek bir alan değildir. 16 yıldır eğitimi hallaç pamuğu misali içinden çıkılamaz hale getirenler, yüz binlerce halk çocuğunu eğitimden mahrum edenler, Taliban’ın Peşaver Medreseleri haline getirilen okullarda gencecik beyinleri CIA-Pentagon -Yezid- Muaviye Dini’yle afyonlaştıran, düşünemez hale getirenler için yukarıda yapılanlar hiçbir şey ifade etmemektedir. Çünkü bunlardan doğrudan etkilenenler kendi çocukları ve onların özlemini çektikleri düzenin devamını sağlayacak elit sınıfın çocukları değil. Onların hedef kitlesi bilimden, demokrasiden, özgürlükten, teknolojiden uzak yetiştirecekleri kendi “hülooğğ”cularıdır.  Bu hedef doğrultusunda da yollarına tam gaz devam etmektedirler.

İşte size kanıt:

18 Ağustos 2018 tarihinde Odatv.com’da şöyle bir haber vardı:

“MEB’de “aslan payı” imam hatiplerin

“Milli Eğitim Bakanlığı, bütçesinin yarısını tükettiği yılın ilk 6 ayında imam hatiplere 4 milyar 255 milyon TL harcadı. Harcama kalemleri arasında Bilal Erdoğan’ın TÜGVA’sının düzenlediği hadis yarışmaları da var.

Milli Eğitim Bakanlığı ( MEB), yılın ilk altı ayındaki harcamalarının ve ikinci altı aya ilişkin öngörülerinin yer aldığı Mali Durum ve Beklentiler Raporu’nu yayımladı.

“(…)

“(…) İmam hatip okulları ve din öğretimine yönelik etkinliklere ayrılan büyük pay bu yıl da devam etti. 2017’nin ilk 6 ayında 15 milyon harcayan Din Öğretimi Genel Müdürlüğü bu yıl giderlerini ikiye katladı ve harcamalar 32 milyon TL’ye ulaştı. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ve Din Öğretimi Okullarının ilk 6 ayda harcadığı toplam tutar 4 milyar 255 milyon TL’ye olarak rapora yansıdı.

“Dev bütçenin harcandığı kalemler arasında, din ahlâk ve değerler alanı seçmeli derslerinin analizi, kardeş okul projesi kapsamında işbirliği yapılan ülkelere eğitim kursları için gönderilen öğrenciler, hafızlık, Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma, ezan okuma, Arapça bilgi ve etkinlik yarışmaları gibi başlıklar sıralandı.

“Cumhuriyet’ten Ozan Çepni’nin haberine göre, ayrıca, Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜGVA’nın MEB işbirliği ile yıllardır düzenlediği “40 hadis” yarışmaları paralelinde bakanlığın harcama kaleminde yer alması da dikkat çekti. Raporda “Öğrencilerimize, İslam’ın temel kaynaklarından olan hadis ve sünnetin önemini kavratmak, güncel olaylar ışığında hadisleri doğru yorumlamalarına yardımcı olmak amacıyla 40’ar hadisin yer aldığı hadis kitapları hazırlanarak okullarımızla paylaşılmıştır” ifadeleri kullanıldı.” (https://odatv.com/mebde-aslan-payi-imam-hatiplerin-18081850.html)

Aynı zamanlarda yayımlanan bu rapor ve tasarruf tedbirleri kapsamında yapılacakların tümü piyasaya, özel okullara, gerici cemaatlere, derneklere ve tarikatlara yarayacaktır.

Nasıl mı?

Özellikle AKP’giller’in iktidara gelmesiyle birlikte en az 17 bin köy okulunun kapatıldığını basından öğrendik. Bu okullarda olması gereken binlerce çocuk ne oldu?

Ne yazık ki çoğu, çeşitli proje, protokol ve işbirlikleri adı altında gerici cemaatlere, derneklere, vakıflara ve iktidara yakın siyasal yapılara yeyim edildi, tabiri caizse. Henüz Aladağ’ı, Karaman’ı unutmadık…

Eğitim bir insan hakkıdır. Bu hak şimdiki burjuva anayasası ile de güvence altına alınmıştır. Kamusal bir hizmet olarak da devlet tarafından halkına sunulmalıdır. Ama AKP’giller’in iktidarıyla birlikte eğitimde hem hızlı bir gericileşme hem de özelleştirme yaşadık. Hakkı olan bursu kazandığı için özellikle devletin okullarında eğitim alması ve kamuya ait pansiyonlarda kalması gereken öğrencilerimiz; yokluktan, yoksulluktan Kulp’ta, Taşkent’te, Aladağ’da yaşamlarını patlamalarda, yangınlarda yitirmiş, Karaman’da, Dikili’de ve daha yüzlerce yerde istismara ve tecavüzlere uğramıştır.

Aladağ’da ve daha binlerce köyde, yerleşim yerinde okul olmadığı için bu gencecik beyinler cemaat yurtlarına gitmek zorunda bırakılmaya devam etmektedir.

Aslında yetersiz olan MEB bütçesinden “kamuda tasarruf tedbirleri” kapsamında kesintiye gidilmesi traji-komik bir durumdur. Yine basından öğrendiğimize göre Diyanet İşleri Başkanlığının yılın ilk altı ayında yaptığı harcamalarla, geride kalan altı ayda yapmayı planladığı harcamaları gösteren 2017 yılı Mali Durum ve Beklentiler Raporu’na göre; 2018 yılına 6 milyar 867 milyonluk bütçe ile başlayan, diğer kurumlara aktarmalarla ödeneği 4,3 milyara düşen ve bunun 4,2 milyarını da yedi ayda harcayan Diyanet İşleri Başkanlığı, yıl sonuna kadar harcama yapabilmek için ek bütçe talep etmiştir.

Bu bizim için şaşırtıcı değil. Dinci faşist AKP’giller’in cibilliyetleri iktizasıdır. Onlar sınıf karakterleri ne gerektiriyorsa onu yapıyorlar.

Bu kapsamda da AKP’giller sürekli şekilde kamu okullarına, yurtlarına ayrılmayan bütçe kaynaklarını özel okullara aktarmaya tam gaz devam etmektedir. Her ne kadar tasarruf olarak kesinti yapılacak kalemler listesinde olsa da MEB yetkilileri yaptıkları açıklamalarda özel okul teşviklerine devam edeceklerini söylemişlerdir.

Ayrıca devletin asli sorumluluğu olan kamusal eğitim hakkının en temel ilkelerinden birisi, eğitimin ulaşılabilir olmasıdır. Bu da yeni okul, bina ve yurt yapımı demektir.

2010’dan bugüne 85 çocuk, binaların okul güvenliğine uygun bir şekilde onarılmaması nedeniyle yaşamını kaybetmiştir. Var olan haliyle dahi yetersiz olan bütçe nedeniyle okullar ve çocuklarımızın hayatı bilinmezliğe-kaderciliğe teslim edilmekte; velilerden toplanan paralarla okulların onarımı, ihtiyaçları giderilmeye çalışılmakta, özellikle yoksul bölgelerde bulunan okullar ise tamamen gözden çıkarılmış, kendi “kaderlerine” terk edilmiş durumdadır.

Ne yazık ki sadece bu okullar değil, ataması yapılmayan yüz binlerce öğretmen arkadaşımız da kendi “kaderlerine” terk edilmiştir. Kamu okullarında güvencesiz, asgari ücretin dahi altında ücretlerle ya da özel okullarda esnek, düşük ücretlerle çalıştırılmakta, fabrikalarda, inşaatlarda iş cinayetlerinde yaşamlarını yitirmekte, geleceğe dair umutlarını kaybettikleri için yaşamlarına son vermektedirler.

Sonuç olarak eğer tasarruf yapılacaksa, kemerler sıkılacaksa buna başta AKP’giller’in Reisi Kaçak Saraylı’nın saray harcamalarından, Meclisteki Amerikancı Beşli Çete’nin milletvekillerinin harcamalarından, kamu mallarını yeyim ettirdikleri işadamlarının yaptıkları sömürüden, vurgunlardan, gerici tarikat- dernek ve cemaatlerin malvarlıklarından başlasınlar. Yoksulluk, açlık ve işsizlik cehennemindeki halkımızın cebinden elinizi çekin!

 

Bursa’dan Halkçı Eğitim Emekçisi Bir Yoldaş