Mess Grup Sözleşmesi bir kez daha satış ve ihanetle sonuçlandı!
ABD-AB Emperyalistleri ve onların yerli işbirlikçisi AKP’giller’in yarattığı kriz ortamında, paramız dolar ve Euro karşısında pula dönüştürülürken aynı zamanda ülkemiz de itibarsızlaştırıldı. Yerli-yabancı Parababaları ve onlara bekçilik eden AKP’giller, halkımıza yaşattıkları işsizlik ve pahalılık cehenneminin ateşini daha da harlamaya devam ediyorlar yaptıkları fahiş zamlarla.
İşte böyle bir süreçte MESS Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri de sonuçlandı.
Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile Türk Metal, Birleşik Metal-İş ve Özçelik-İş Sendikalarının imzaladığı, 150 bin metal işçisinin 2021 Eylül ile 2023 Eylül dönemindeki mali ve sosyal haklarını belirleyen MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi’nden bir kez daha satış çıktı. Tabiî bu, beklenmedik bir durum değildi.
MESS Grup Sözleşmelerinin, Türkiye İşçi Sınıfı açısından önemli bir yeri vardır. Sonuçları, kazanımları sadece kapsamında bulunan 150 bin metal işçisini değil tüm İşçi Sınıfımızı (Türkiye’de toplu iş sözleşmesi kapsamındaki 750 bin işçi kardeşimizin beşte birini kapsamaktadır) ilgilendirir. Ve bu ihanet tüm İşçi Sınıfımıza yapılmıştır.
Bir kez daha sarı sendikacılar işçilerin taleplerine, ülkemizdeki enflasyon gerçeğine kulaklarını tıkadılar. Metal işçilerinin üyesi olduğu sendikalar bir kez daha Parababalarıyla ile işbirliği yaparak metal işçilerini açlığa, yoksulluğa mahkûm ettiler. Ve 12 Ocak 2022 günü saat 02.30’da gece yarısı imzalar atıldı.
Son dönemdeki hayat pahalılığı ve enflasyon artışına karşı işçilerde oluşan tepkileri kırmak için her zaman olduğu gibi bir tiyatro sergilendi. Sarı sendikacılar göstermelik miting, basın açıklaması yaptılar. Ve hatta grev tarihleri açıklandı. Sendikalar, işçilerin beklentisi olan toplu iş sözleşmesi taslağındaki ücretler kısmını, mücadeleyi göze almadıkları için revize etmeyerek satışın ilk işaretini verdiler.
Yılların tescilli sarı, gangster Türk Metal Sendikası utanmadan sıkılmadan ihanetini tarihi bir zafer olarak İşçi Sınıfımıza yutturmaya çalışıyor. Elbette ki bunu tek başına yapmıyor. Her zaman yanında ihanette Türk Metal’le yarışan Özçelik-İş Sendikası var. Ve bu yıl Birleşik Metal-İş Sendikası’nı da yanlarına aldılar.
“Tarih yazdık” diyenler, “kazanımların gölgelenmesine izin vermeyeceğiz” diyenler;
AKP’giller’in dolar oyunu, ekonomik ve siyasal politikaları nedeniyle ile işçiler ve halkımızın iyice yoksullaştırdığı gerçeği, yeni yılın ilk günü iğneden ipliğe yaptığı zamlar gün gibi ortadayken neyin tarihi zaferi?
Sözleşmenin ilk 6 ayı için (1 Eylül 2021’den başlayan 6 aylık dönemde) yapılan zam oranı, sosyal haklar da dahil olmak üzere % 27,44. İkinci 6 ay için (1 Mart 2022’den başlayan 6 aylık dönem) yapılan zam oranı ise %30. Aslında metal işçilerinin zaten düşük olan ücretleri birinci altı aylık sürede, 2022 yılı için açıklanan asgari ücrete tamamlandı. Bu anlamda birinci altı ay için ortada zam da yoktur. İşçilerin büyük çoğunluğunun ücreti, asgari ücret seviyesinde kalmıştır. İkinci altı ay için alınan zam ise işçilerin cebine girmeden şimdiden erimiş durumdadır.
İkinci yıl için işçiler, artık güvenilirliği kalmamış TÜİK’in enflasyon oranına göre zam alacak. Sendikalar tüm şişirmelere karşın aldıkları zam oranını %65.67’e ancak çıkartabiliyorlar. (Oysa kendi açıklamalarına göre yıllık ortalama ücret artışı %46,5’tir.) Kendi rakamlarını yüksek gösterirken gerçek enflasyonu görmüyor, anlatmıyorlar.
Sözleşmenin yürürlüğe girdiği Eylül ayından itibaren 4 aylık enflasyon oranı TÜİK’e göre 20,73. Ocak ve Şubat ayındaki artış oranları ile son altı ayın (2021 Eylül-2022 Şubat) enflasyon oranı ise %35-40 arasında beklenmektedir. Diğer taraftan Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre 2021’deki yıllık enflasyon oranı %82,81. Bu durumda alınan zam, TÜİK’in açıklamış olduğu enflasyon oranının bile altında kalmıştır. Ortada bir ortaoyunu, aldatmaca vardır. Metal işçilerinin hakları ötelenmiş, gerçek enflasyonun altında zam yapılarak işçilerin mevcut alım güçleri dahi korunmamıştır.
Ortada bir zafer yoktur
Toplu iş sözleşmesi demek, işçilerin ücretlerini enflasyona karşı korumak ve enflasyonun üzerinde zamlar almak suretiyle kazanımlar sağlamak demektir.
Hem Parababalarının hem de sendikacıların alkışladığı, övdüğü bir sözleşme metal işçileri için iyi bir sözleşme olamaz. MESS Parababalarının artıdeğerler sömürüsü artarken, metal işçilerinin yoksullaştığı, alım güçlerinin düştüğü bir sözleşme “tarihi zafer” olamaz. Tarihi zafer dedikleri, Parababalarının çıkarı noktasında birleşmeleridir. Sermaye Sınıfı ile İşçi Sınıfının çıkarları ortak değildir. Sermaye Sınıfı işçileri sömürmek ve daha fazla kâr için uğraşır. İşçi Sınıfı ise Kapitalizm koşullarında daha az sömürülmek, nihayetinde de sömürüyü tamamen ortadan kaldırmak için mücadele eder.
Şu gerçekliği netçe vurgulayalım: İşçilere doğru önderlik yapılmış olsaydı, şu koşullarda ücretlere, gerçek enflasyon oranlarında artışlar olurdu. Çünkü işçiler eyleme de, grevlere de hazırdılar. Bu iş de DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’na düşüyordu. Birleşik Metal-İş Sendikası’nın yapması gereken tek şey sözleşme taslağını revize etmek ve buna göre mücadele yürütmek olacaktı. Yapacağı bu hamle hem MESS’e hem de sarı sendikacılığa karşı kendisini öne çıkaracaktı. Ancak Birleşik Metal-İş üzerine düşen görevi yerine getirmediği gibi Türk Metal’in yörüngesinde hareket etti. Ve hatta Türk Metal’in gerisinde bir tutum sergiledi. Böylelikle satışa ortak oldu.
Bir gerçek de şudur ki MESS’le yapılan sözleşmeye “Yine Tarih Yazdık” diyenler , sarı sendikacılığın ve ihanetin tarihini yazdılar.
Ama bir gerçek daha vardır ki metal işçileri bu ihanete sessiz kalmayacak, kabul etmeyecek ve hesap soracaklardır. Mersin’de Cimsataş İşçileri, satış sözleşmesini kabul etmedi, direniş gösterdi. Bu direniş sonucunda 13 işçi işten atıldı. Selam olsun Cimsetaş İşçilerine!
Elbette tarih yazanlar vardır
O tarihi yazanlar, 15 yıldır gasp edilen hakları için, Parababalarının işçi düşmanlığına ve sarı sendikacılığa karşı Nakliyat-İş Sendikası öncülüğünde direnen, mücadele eden ve tazminatlarını almaya başlayan Uzel Makine İşçileridir.
İşçiler haklarını ancak örgütlü ve devrimci bir güçle, İşçi Sınıfının Sermayeye karşı mücadelesiyle elde edebilir. Bu nedenle yapılması gereken şey, İşçi Sınıfı Devrimcilerinin en geniş şekilde işçiyle bağ kurması, işçiyi örgütlemesi ve öncülük yapmasıdır.
Halkın Kurtuluş Partisi olarak mücadelemiz, başta İşçi Sınıfımız olmak üzere tüm Emekçi Halkımızın Kurtuluş Mücadelesidir.
Açlığa, yoksulluğa, kan ve gözyaşına mahkûm edilen İşçi Sınıfımız ve Emekçi Halkımız, ABD-AB Emperyalistlerini ve işbirlikçilerini yenecektir. Halkın Kurtuluş Partisi öncülüğünde gerçek Devrimci Demokratik Halk İktidarı kurulacaktır.
İnancımız, davamız ve mücadelemiz budur.
İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek!
Halkız Haklıyız Yeneceğiz!
18 Ocak 2022
Halkın Kurtuluş Partisi
Merkezi İşçi Örgütleri Komitesi