“Nakliyat-İş Sendikası’ndan, Ali Rıza Başkan’dan direnmeyi, direnişi, Direnişten zafer elde etmenin yolunu bulduk.”
Kurtuluş Yolu Gazetesi olarak Nakliyat-İş öncülüğünde haksızlığa, hukuksuzluğa, hileli iflasa ve sarı sendikacılığa karşı direnen Uzel İşçileri ile yaptığımız röportajı aynen yayınlıyoruz.
Kurtuluş Yolu: Öncelikle mücadelenizde başarılar dileyerek başlamak istiyorum.
Bildiğiniz gibi geçtiğimiz aylarda da sizlerle röportaj yapmış ve Direnişinizi kamuoyuna duyurmuştuk. Şimdi Direnişiniz sonucu mücadeleniz yeni bir aşamaya geldi. Uzel Makine’nin arazisinin satışı iptal edildi mahkemece. Uzel Makine arazisinin satışının iptal edilmesinde Direnişin rolü olduğu kesin. Bu Direniş sürecini anlatır mısınız?
Selçuk Şen: Bu satışın iptal edilmesinin en büyük sebebi bizim Uzel Makine İşçileri olarak yaptığımız Direniştir. Her pazar veya hafta içi belirli günlerde yaptığımız inançlı direnişlerdir. Tabiî bunun öncülüğünde Nakliyat-İş de var, buradaki rolünü es geçemeyiz. Bununla beraber mahkemenin üzerinde Uzel İşçileri olarak büyük bir baskı kurduk. Mahkeme salonlarına girdik, söz aldık, konuştuk, koridorlarda toplandık, slogan attık. Nihayetinde davamız istediğimiz gibi sonuçlandı.
Kurtuluş Yolu: Peki Nakliyat-İş Sendikası’nın bu süreçteki rolü nedir? Daha öncesinde de Türk Metal Sendikası’na bağlıydınız galiba?
Selçuk Şen: Evet, daha önce yıllarca aidat ödediğimiz Türk Metal Sendikası bizi bir çırpıda kapının önüne koydu. Patronla beraber iş tuttu. Mahkemede patronun lehine konuştu, yani yıllarca aidat aldığı işçisini kapının önüne koydu. Ondan sonra da hiçbir şekilde bizimle iletimleri olmadı. Bize destek olacağı yerde köstek oldu.
Biz bu süreçte Ali Rıza Başkan’ın adını duyduk. Onunla beraber yürüyen, gerçekten İşçi Sınıfına hizmet eden sendikacı arkadaşlarla tanıştık ve bununla beraber Nakliyat-İş ve Ali Rıza Başkan’la tanışmış olduk. İşçiler adına onlardan yardım istedik ve buna da kayıtsız kalmadılar.
Gerçekten Uzel Makine İşçileri, yıllarca aidat ödediği Türk Metal Sendikası’ndan göremediği desteği, tek kuruş para ödemediği Nakliyat-İş Sendikası’ndan, Ali Rıza Başkan’dan gördü. Gerçekten sınıf sendikacılığı nasıl yapılır, işçilerin hakları nasıl korunur, gerçekten sendika nedir biz bunu öğrendik. Yıllarca aidat ödediğimiz sendikanın sadece adını bilirken, burada direnmeyi, direnişi, direnişten zafer elde etmenin yolunu bulduk.
Kurtuluş Yolu: Gerçekten çok güzel açıkladınız. Son olarak da devam eden Real Market Direnişi için bir şeyler söylemek ister misiniz?
Selçuk Şen: Aslında Real Market işçileri de bizim gibi sarı sendikalar tarafından ihanete uğramıştır. Bir nevi aynı diyebiliriz. Bir patron ihaneti bir de sendika ihanetine uğramışlar. Patron her yerde aynı patron zihniyetine sahip, sendika desen aynı; Türk-İş’e bağlı sarı sendika. Ama biz onların da zafer elde edeceğine inanıyoruz. Uzel İşçileri olarak onların Direnişlerini ziyaret ediyoruz elimizden geldiği kadar. Çünkü sonuçta: “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek!” diye bir sloganımız var. Bununla beraber pekiştirirsek birlikten kuvvet doğar. Tüm İşçi Sınıfının mücadelesi ortak. Beraber zafer elde edebiliriz.
Bu süreçte bizi yalnız bırakmayan birçok siyasi parti de oldu. Bunların başında Halkın Kurtuluş Partisi de var. Her türlü desteği verdiler eylemlerimize katıldılar. Onları da İşçi Sınıfına destek veren, gerçekten emeğin partisi, işçinin partisi olarak adlandırıyorum. Onlara da sonsuz teşekkür ediyorum.
Kurtuluş Yolu: Direnişteki son durum nedir? Onu da siz anlatır mısınız?
Zeki Oduncu: Direnişteki son durum şu; burası Vera Varlık Holding’e satıldı, 223 milyon 700 bin liraya satıldı. Tabiî ki bu iptal oldu. Son dakikada girdi satışa, hileli bir satıştı. Geçen hafta çarşamba günü Çağlayan Adliyesinde, çok şükürler olsun, iptal oldu. Karar iptal çıktı, ihalenin feshi çıktı.
Şu andaki durumumuz, istinaf mahkemesine gitti bu, bir üst mahkemeye gitti. Büyük bir olasılıkla, bir alt mahkemeyi onaylıyor bir üst mahkeme, yüzde 95. İnşallah onu da onayladıktan sonra, yeniden bir kıymet takdiri yapıp, Rami-Demirkapı’da bulunan, 94 bin metrekare olarak geçen yer satışa sunulacak içindeki teçhizatla birlikte, makinalarla birlikte satışa sunulacak. Son durum bu…
Tabiî biz 2008’den beri mağduruz. 2008’de Türk-İş’e bağlı Türk Metal Sendikası, sarı sendikacılık, bize 500 lira para verip, “Arkadaşlar altı ay içerisinde bütün haklarınızı alacağız” diyip, bizi kapıdan dışarı çıkardı.
Ondan sonra yargı süreci devam etti. Yargı süreci devam ettiği sürece, hiçbir eylem, hiçbir şey yapamıyorsun, bekliyorsun.
Biz tabiî bu arada işimizi kaybettik. O zamanlar piyasanın üstünde bir maaşa çalışıyorduk orada. İşimizi kaybedince, nasıl diyeyim size, kimi arkadaşlarımız eşinden boşandı, kimisi vefat etti, kalp krizi geçirenler var, psikolojik bir stres yarattı. Ondan sonra eşini öldürenler oldu. Çocuklarını üniversiteden alan oldu. Biz çok düşük maaşlı işlere girdik, çok düşük maaşlı işlerde çalıştık. Bu 2013’e kadar böyle devam etti, hatta hâlâ devam ediyor. Emekli olan arkadaşlar biraz daha rahatladı. Çoğu arkadaşlarımız başka firmalara girdiler, çalışıyorlar. 2013’te iflası verildi. İflası verildikten sonra, beyaz yaka olsun, biz mavi yaka olarak, beyaz yakayı da içine koyup, biz 1500 işçiyiz. Yan sanayi olsun, bankalar olsun buradan alacağı var.
İstanbul Çağlayan’da 1 No’lu masaya aktarıldı, yani bunun arazisini devlet aldı. Satacak ve borçlularına borcunu dağıtacak diye. Ama ne yazık ki bunlar üstünde oyun oynanmaya başladı. O arazi çok değerli olduğu için, oyun oynanmaya başlandı. Bir paravan şirket kurdu, bugün de biz o şirketin önüne geldik buraya. Vera Varlık diye bir şirket kuruldu, factoring. Resmi bir tefeci şirketi diyeyim size. Bunun üstünden oyunlar oynanmaya başladı, burayı ucuza kapatalım.
Bize ilkin “Sizin paralarınızı vereceğiz” diyen Uzel, başladı bizim üstümüzden oyun oynamaya. Tabiî bizim de bu oyunu bozmak için bir şeyler yapmamız gerekiyordu.
Ne yapabiliriz?
Bütün arkadaşları topladık, bir Komite kurduk. Komite kurduktan sonra, yasal olarak yapmamız lazım her şeyi, bütün eylemler olsun, görüşmeler olsun, yasal olarak yapmamız lazım. İstanbul Emniyet Müdürlüğünden izin alınması gerekiyor. Bunun için de bize dernek kurun dediler. O dernek biraz zor olduğu için, Allah razı olsun Ali Rıza Başkan’ın, Nakliyat-İş Sendikası bize sahip çıktı. Bizim bütün izinlerimizi aldı, bize yol gösterdiler. Bize birisinin yolu göstermesi lazım. Allah razı olsun, avukatları, kendisi -bu işin içinde senelerdir var-… Bu süreç devam etmeye başladı.
Biz eylemlere başladıkça, tedirgin olmaya başladılar, rahatsız olmaya başladılar. Rahatsız oldukça bunlar daha değişik şeylere başvurdular. Ama çok şükür ki biz üstünden gelmeyi başardık. Başardık diyoruz. Şu anda başardık dediğimiz çok geç kalınmış bir şey ama başardık yani. Bunu herkes biliyor. Bugün buraya Vera Varlık’ı protesto etmeye geldik. Bunu da yapacağız, bundan sonra yine eylemlerimiz devam edecek.
Buradan bu oyunun içinde olan herkese sesleniyorum. Biz bu oyunu bozduk, bozmaya da devam edeceğiz. Bizim iznimiz olmadan oraya tek bir çivi bile çaktırtmayacağız. Bundan herkesin haberi olsun. Benim söyleyeceklerim bu kadar.
Kurtuluş Yolu: Çok teşekkür ederiz.
Direnişte son durum nedir? Uzel Makina Arazisinin Satışını iptal edilmesinde Direnişin rolünün büyük olduğu kesindir. Satışın iptal edilme sürecini anlatır mısınız siz de?
İbrahim Cebeci: 4 sene önce yine bir satışımız olmuştu. O satışta KİPTAŞ, belediyenin inşaat şirketi de satışa girmişti, 320 milyona kadar çıkıldı. Ne hikmetse Vera Varlık satışı düşürdü. Aslında bu 320 milyon bize olan tüm borçları ödüyordu. Fakat itiraz edildi, satışı düşürdüler bu para bizi kurtarmaz diye. Aradan dört yıl geçti, tekrar satışa girdi. Fakat bu satışta 220 milyona satış oldu, bu para yeter, dediler. Nasıl yetecek? Dört sene önceki milyonla şimdiki milyon aynı değeri mi taşıyor?
Biz de işçiler olarak buna itiraz ettik, eylemlere, direnişlere başladık ve sonunda başarılı da olduk.
Kurtuluş Yolu: Nakliyat-İş Sendikası’nın bu süreçteki rolü nedir? Sarı Sendikacılık hakkında ne düşünüyorsunuz?
İbrahim Cebeci: Nakliyat-İş Sendikası’nın başkanı Ali Rıza Başkan’dan Allah razı olsun. Bize ücretsiz olarak canı gönülden desteklerde bulundular. Kaldı ki bizim bağlı bulunduğumuz Türk-İş’e bağlı Türk Metal Sendikası maalesef bizi arkamızdan hançerledi. Yıllardır bu sendikaya aidat ödediğimiz halde bizim arkamızda durmadılar. Patrondan yana tavır koydular ve bizi tabiri caizse sattılar. Türk Metal Sendikası, Nakliyat-İş Sendikası’ndan nasıl Sendikacılık yapılacağını öğrenecek, öğrenmesi gerekir.
Kurtuluş Yolu: Devam eden Real, Makro Direnişi ile ilgili söylemek istedikleriniz var mı orada direnen işçilere de?
İbrahim Cebeci: Allah o işçilere yardımcı olsun derim. Bizim durumumuz daha da vahimdi ama güzel bir sonuç elde ettik. Onlar da inşallah istedikleri sonuca varacaklar, tazminatlarını alacaklar. Zaten güzel gelişmeler olduğunu duyuyoruz.
Kurtuluş Yolu: Merhaba öncelikle isminizi sorarak başlayayım.
– Mehmet Yavuz.
Kurtuluş Yolu: Tamamdır, sağ olun. Direnişte son durumdan biraz bahsettik. Uzel Makine arazisinin satışının iptal edilmesinde Direnişin rolü çok büyük. Yani Direniş sayesinde bir kazanım elde ettiniz. Bu süreci biraz anlatabilir misiniz? Bu süreçte Nakliyat-İş öncülüğünde direndiniz, Nakliyat-İş’i biraz anlatabilir misiniz?
Mehmet Yavuz: Evet. Birisinin öncülük yapması gerekiyor ki biz de ilerleyelim. Yani her şeyin yasal olması gerekiyor. Biz hiçbir zaman vurup kırıp bir şey yapmadık, televizyonlara da böyle çıkmaya çalışmadık. Basına da böyle bildirildi ama bu güncel basınlar hemen hemen gelmedi. Bir ara Show TV, ATV falan geldi ama işte geldi gitti.
Biz oradaki, Uzel kapısının önündeki eylemimizde belediye seçimlerinden önce ne AKP, ne de MHP geldi. Öbür partilerin, muhalefet partilerinin hepsi geldi, ilgilendiler sağ olsunlar. Ki ilgilenmeleri de gerekiyor sonuçta seçim var. Ondan sonraki süreçte ne oldu? Halkın sesine kulak vermedikleri için seçimi kaybettiler. Bunların hepsi normal şeyler.
Yani, bizim olayımızda on iki sene geçmiş. Ben on sekiz senemi verdim buraya. On sekiz sene boyunca ben buraya, Türkiye’ye hizmet ettim. Türkiye’ye Uzel Makine olarak traktörler çıkardım. Bu traktörler, o zamanın traktörleri -önceden Tofaş diye geçiyordu, şu anda Fiat- o vaziyette satılan traktörlerdi. Bu satılan traktörler bir anda, bunların miras yüzünden falan bir anda… Yani işte komplo gibi bir şey. Ha bu şeyi yapar mıydı? Hiç beklemezdik. Tazminatlarımızı alamayacağız diye bir şey beklemezdik. Çalıştığım süre içerisinde senede bir duyuru asılır, bir hafta içerisinde çıkmak isteyenler çıksın, çıkmak istemeyenleri de zaten kendileri elerlerdi. Ve sana anında çekini direkt gönderirlerdi, bu kadar güzel bir firmaydı. Ama ne olduysa bu 2007-2008 Temmuzuna kadar, bir de şey süreci vardı Mart, Nisan, Mayıs… Dört beş maaş alamadık. Bir de o eklendi bunun üzerine.
Ben kendimi söyleyeyim Mehmet Yavuz olarak. Bende bir tane araba, bir gecekondu evim ve karşıda Okmeydanı’nda bir evim vardı. Ben bunların hepsini kaybettim. Öyle bir şey ki, gecekonduya belediye el attı yeşil alan diye ve başka bir yer gösterdiler, on sene borçlandık. Bu sürede, yani ben çıktıktan sonraki olay. E şimdi buraya peşinat vermem gerekiyor, ben zaten beş ay maaş almamışım parayı nasıl vereceğim? Hadi bakalım karşıdaki evi satalım peşinat verelim. E bu beş ay yine maaş almamışsın diye kredi kartına yüklenmişsin, kredi kartını kapatman gerekiyor diye hadi bakalım arabayı satalım. Bir anda, yani sıfır değil eksinin altına düştük. Allah’a şükürler olsun bilincimiz yerindeydi, sağlığımız da… İlla ki bir şey oldu. Yani bu kadar stres içinde ne kadar sağlıklı olabilirsin? Ama yine de buna da şükürler olsun ama sonuçta on iki senedir bekliyoruz, direniyoruz. Direne direne kazanacağız.
Kurtuluş Yolu: Sarı sendikacılık hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Ve Nakliyat-İş Sendikası’nın bu süreçteki rolünü biraz anlatır mısınız?
Mehmet Yavuz: Nakliyat-İş’ten Allah razı olsun. Resmen bizim önümüzde bir flama oldu, şu anda da devam ediyor. Yani, Türk Metal Sendikası’na o kadar ödediğimiz aidatlar haram zıkkım olsun benden yana. Maaşım da yüksekti. Maaş yüksek olunca daha yüksek aidat ödüyorduk. Bunların hepsi haram zıkkım olsun Türk Metal Sendikası’na, sarı sendika denilen şeye. Neyse kaba konuşmayalım değil mi? (Kahkahalar…)
Nakliyat-İş’ten Allah razı olsun, Ali Rıza Başkan’dan da. Şimdi eyleme geçelim yine. Çok teşekkür ederim.
Kurtuluş Yolu: Ben teşekkür ederim. Son bir soru daha sormak istiyorum. Şu anda hâlâ sizin dışınızda devam eden Real Market ve Makro Direnişleri var. Onlar hakkında görüşlerinizi alabilir miyim?
Mehmet Yavuz: Sonuçta onlar da emek sarfediyor. Emeklerinin karşılığının verilmesi gerekiyor. Yani saçma düzen ve saçma yasalar. İflas edersen et, sonuçta emek veriyorsun. Bir yıl da aynı, bir gün de aynı, on yıl da aynı. Değişen bir şey yok. Sonuçta alın terini veriyorsun. Sana bir şeyler kazandırıyor bu insanlar ama sonra iflas ettim, bilmem ne diye parasını vermiyorsun. Bu kadar. Allah yardımcıları olsun…
Onur mücadelesi verdik biz! Haysiyet mücadelesi, şeref mücadelesi…
Kurtuluş Yolu: Direnişin başlamasından itibaren süreç nasıl gelişti anlatabilir misiniz? Bu süreçte Nakliyat-İş Sendikası’nın rolü ne oldu?
Orhan Soyluer: Biz bu kararı alırken on kişilik bir komiteydik yani kararı alırken ben değil biz vardık. Biz bu şekilde birlikte olduğumuz için Uzel İşçileri kazandı, yani biz, komitemiz ve işçi arkadaşlarımız.
Biz eyleme ilk başladığımızda Mustafa Arkadaşımız kaymakamlıktan 6 saat sonra izin alabildi. Sonra bir şekilde Ali Rıza Başkan devreye girdi.
İnanın burada Nakliyat İş’in gösterdiği tahammülü başka sendika göstermez, çünkü diğerleri sarı sendika. İşçinin sırtından sülük gibi geçinip işçiyi satan insanlar. Bunları da gördük, 82 milyonun gözünün önünde işçiyi sattılar, ayan beyan gözümüzün önünde gösterdi Türk-İş Başkanı.
Ama önemli olan burada şu: birlik, beraberlik, dayanışma.
Bunu nasıl başardık biz Uzel İşçisi olarak, hepsi 50’nin üstünde, torun sahibi insanlar?
Onur mücadelesi verdik biz! Haysiyet mücadelesi, şeref mücadelesi…
Ve bu mücadelenin karşılığını geçen hafta aldık biz. Ve bu Türkiye tarihinde bir ilktir. Biz, 11 sene sonra bir araya gelmiş, farklı yerlerdeki işçileri bir araya getirmiş bir işçi camiasıyız. Biz bundan başarılı olduk.
Başarılı mıyız?
Üçte bir oranında. Çünkü biz 900 kişiyiz, 100-150 kişi geliyor… Ama bu 100-150 kişi bu Direnişi bir yıldır bu noktaya getirdi.
Bunun sebebi nedir?
Biz olmaktan geçti. Bu arkadaşlar da bizlere yardım etti biz de onlara yardım ediyoruz. Türkiye, işçi dayanışmasını sağladığı zaman ayağa kalkacak, ürettiği zaman kalkacak. Birbirini satarak değil. Sendika olarak beslendiği yeri satarak değil.
Bugün Türkiye’deki sendikaların neredeyse % 90’ı işçi satıyor, işçi düşmanı. Onlardan alıyorlar. 2000 TL’ye adamı çalıştırıyor ondan bir günlük yevmiyesini alıyor ancak kendisi 80.000 liralık maaş alıp lüks arabalara biniyor. O arabanın masrafını o işçi karşılıyor, şoförünü o karşılıyor, yemesini içmesini o karşılıyor. Affedersiniz ayağındaki ayakkabısını-kıçındaki donu bile o karşılıyor.
Ancak bu işçiyi onlar satıyor, niye?
İşine yaradığı şekilde kullanıyor, işine yaramadığı zaman şutluyor. Biz Türk Metal ile bunu gördük. Yaklaşık on iki sene önce bize şeref namus sözü verdi, bunu ben söylemiyorum.
Bir insan ne için yaşar?
Namusu, onuru, haysiyeti için yaşar!
Ama bunlarda onur, gurur, haysiyet kalmamış. 1500 kişinin önünde onur, haysiyet sözü veriyorsun ama o namusun, şerefin Uzel’de duruyor, temizlemiyorsun.
Sendikacılığı gelsinler DİSK’e bağlı Nakliyat-İş’ten öğrensinler.
Türkiye’de çalışan kesim hakkını aramadığı sürece ezilmeye mahkûmdur. Bu kapitalist-faşist düzen emekçiyi ezmeye her daim hazırdır, bu sistem öyle kurulmuştur. Ama biz kendimizi ezdirmeyeceğiz. Biz bu kapitalist-faşist düzene boyun eğmeyeceğiz. Bu yani bizim amacımız. Teşekkür ederim.
Kurtuluş Yolu: Biz teşekkür ederiz. Mücadelenizin, Direnişinizin zaferle sonuçlanacağına inanıyoruz.
Zafere kadar her zaman sizin sesiniz olmaya da devam edeceğiz…