Orhan Özer Yoldaş Ölümsüzdür!
Kökleri çok derinde.
Bu Ulu Çınarın dalları çok geniş.
Ölmezler böyle Ulu Çınarlar,
Yaşamaya devam ederler,
İnsanlık yaşadıkça!
Ne diyor Yunus?
“Ölen hayvan imiş, âşıklar ölmez.”
Nasıl öldü diyebiliriz Devrim Aşığı Orhan Özer Yoldaş’a?
İnsanlığın hayvanlıktan kurtuluş mücadelesine, üstelik hiçbir çıkar gözetmeksizin hayatını vakfeden, bir âşık gibi bu kutsal mücadeleye bağlanan bir Ulu Çınar hiç ölür mü?
Bu uğurda her cefayı, işkenceyi, ölümü gönüllüce kabullenen, Bilimsel Sosyalizme âşık bir Devrimciye, hiç öldü diyebilir miyiz?
Son nefesine kadar Marksizm-Leninizme bağlı kalan, bu bilime ülkemizden katkı sağlayıp bilimin ustaları arasına giren Hikmet Kıvılcımlı’nın teori ve pratiğini yine son nefesine kadar dövüştüren Bir Devrim Neferinin, sonunu düşünmeyen bir Kahramanın ölmesine izin verilebilir mi?
Ne 12 Mart, ne de 12 Eylül Faşizmi dönemlerinde, ne insanlığın bayır aşağı gittiği, gericilik rüzgârlarının çok sert estiği, ne de Faşist Dinci Diktatörlüğün oturtulmaya, Halklarımızın Ortaçağa götürülmeye çalışıldığı içinde bulunduğumuz dönemlerde, Bilimli, Bilinçli, İnançlı, Kararlı mücadelesinden bir an olsun esnemeyen, bu mücadeleden bir an olsun ödün vermeyen Bir Orhan Özer Yoldaş yok edilebilir mi?
Kimsenin girmeye cesaret edemediği davalara, üstelik hiçbir karşılık gözetmeden giren, Ambar İşçilerinin örgütlenmesinde, mücadelesinde, direnişinde, grevinde hep yanlarında olan, İşçilerin Orhan Babası, İşçi Sınıfına âşık bir Proletarya Sosyalisti için ‘öldü’ denilebilir mi?
Halkın Kurtuluş Mücadelesinde yaşatılmaz da ne yapılır Bu Ulu Çınara, Bu Devrim Aşığına?..
Gerçek İnsanlar, Gerçek Devrimciler ölmezler, yaşamaya devrim ederler. Kayıpları bedence olur, ama onlar anılarıyla, mücadeleleriyle yaşamaya devam ederler. İnsanlık izin vermez, insanlık için mücadele edenlere, insanlığın kurtuluş mücadelesine katkı sunanlara. İnsanlık, tıpkı Spartaküs’ün, Şeyh Bedrettin’in, Pir Sultan’ın, Alpaslan’ın, Fatih’in, Mustafa Kemal’in, Che’nin, Fidel’in, Denizler’in, Mahirler’in, Marks’ın, Engels’in, Lenin’in, Kıvılcımlı’nın unutulmasına izin vermediği ve izin vermeyeceği gibi, Orhan Özer Yoldaş’ın da unutulmasına izin vermeyecektir.
Bir yıl oldu Orhan Özer Yoldaş’ı kaybedeli. Bir yıl önce uğradı bedence tükenişe Orhan Özer Yoldaş’ımız. Ne kadar da kabullensek doğanın kanununu, içimiz çok ama çok buruk. Acımız daha çok taze. Hâlâ tutamıyoruz gözyaşlarımızı. Ama söz vermiştik mezarı başında kendisine; “seni mücadelemizde yaşatacağız” diye.
Yoldaşları olarak Orhan Özer Yoldaş’ın ölmediğini, unutulmasına izin vermeyeceğimizi gösterdik, bedence kaybının birinci yılında. O’na layık bir anma gerçekleştirildi Konya’da.
20 Şubat’ta mezarbaşında gerçekleştirdik ilk anmayı.
Yoldaşları gözleri yaşlı, yumrukları sıkılı selamladılar Orhan Özer Yoldaş’ı ve haykırdılar; “Selam Olsun Bizden Önce Geçene, Selam Olsun Savaşırken Düşene”, diye.
Konya Ambar İşçileri yalnız bırakmadılar “Baba”larını, o gün “Orhan Baba”larının mezarı başında yaptılar işbaşlarını.
24 Şubat Pazar günü gerçekleştirildi büyük anma etkinliği.
Ülkenin dört bir tarafından yoldaşları aktı Konya’ya, işte bu yüzden büyüktü.
Konya Ambar İşçileri zaten oradaydılar bu anma gününde.
Türkiye’nin en uzun Direnişçi İşçileri; Real Market İşçileri geldiler, bu yüzden büyüktü.
Dört aydır gasp edilen hakları için Nakliyat-İş önderliğinde direnen Makro İşçileri geldiler işte bu yüzden büyüktü.
Nakliyat-İş Sendikamıza üye oldukları için direnen Tüvtürk İşçileri geldiler işte bu yüzden büyüktü.
Devrim Şehitleri nasıl anılır gösterdik. İnsanlığın Kurtuluş Mücadelesi âşıkları nasıl anılır gösterdik. Ulu çınarlar nasıl unutturulmaz gösterdik. Ve gerçek insanlar, gerçek devrimciler nasıl yaşatılır gösterdik. Konya gibi bir gericilik merkezinde, Devrimci Sloganlar nasıl haykırılır, nasıl Sosyalizm propagandası yapılır gösterdik.
Orhan Özer Yoldaş nezdinde tüm Devrim Şehitleri için saygı duruşuyla başladı etkinliğimiz. Orhan Özer yoldaşın yaşamı anlatıldı ve mücadelesini anlatan bir sinevizyon gösterimi yapıldı.
Ve ardından, Orhan Özer Yoldaş’ın 50 yıl omuz omuza birlikte mücadele ettiği, Yoldaşı, dostu, arkadaşı, Parti’mizin Genel Başkanı; Gerçek İnsan, Gerçek Devrimci, cesaret, yiğitlik abidesi, Halkımızın HKP’li Dayısı Nurullah Ankut Yoldaş’ımızın konuşması gerçekleşti.
Orhan Özer Yoldaş’la tanışmasını, birlikte mücadeleye nasıl atıldıklarını, mücadeleye nasıl bağlandıklarını ve hiç esnemeden, ödün vermeden, korkmadan, yılmadan, en ufak bir kararsızlık göstermeden nasıl mücadele ettiklerini anlattı Nurullah Yoldaş’ımız.
Ve gösterdi Gerçek İnsanın, Gerçek Devrimcinin nasıl olması gerektiğini. Şövalye ahlâkına, Gazilerin, İlblerin ahlâkına sahip olunmadan devrimci de olunmayacağını, Orhan Özer Yoldaş’ın da bu ahlâka sahip olduğunu, pusulasını hiçbir zaman kaybetmediğini, gerçek bir kahraman olduğunu, Orhan Yoldaş’ının insan olarak geldiği bu dünyadaki serüvenini, yine insan olarak tamamladığını anlattı.
İşte bu yüzden işkencelerden, hareketimizin kurucularının ve önderlerinin alnının akıyla, insanlığını kaybetmeden çıktıklarını aktardı Nurullah Hoca’mız.
Gerçek İslam’ı anlattı Genel Başkan’ımız. Dolayısıyla insanları aldatmak için Allah alıp Allah satan Muaviye-Yezit günümüzdeki adlandırmasıyla CIA-Pentagon dininin savunucularını teşhir etti. Her biri birer yılan yuvası olan tarikatları, tarikatların şeyhlerini, şıhlarını teşhir etti. “Kanmayın bunların yalanlarına, dümenlerine, dolaplarına, bunlar size Gerçek İslam’ı anlatmazlar, gerçek İslam’ın da, Hz. Muhameddin de gerçek savunucuları bizleriz” diye seslendi. AKP’giller’in ve reisi Tayyip’in gerçek yüzlerini, emekçi düşmanı, halk düşmanı yönlerini görmezsek Hz. Muhammed ve Kur’an’ın dediği gibi aklımızı kullanmamış ve hayvandan daha aşağı konuma düşmüş oluruz, diye seslendi, Önderimiz.
Bu Muaviye-Yezit dininin günümüzdeki temsilcileri AKP’giller’in gerçek niyetlerinin ne olduğunu, Mustafa Kemal ve Kuvayimilliyecilere nasıl bir düşmanlık beslediklerini, halkın malını yağmalayarak, halka işkence ederek, kadınlarımıza tecavüz ederek Anadolu’yu işgale gelen Emperyalistlerin maşası Yunanla aynı ruhiyata sahip olduklarını, belgeleriyle kanıtladı Nurullah Yoldaş.
“Keşke Yunan galip gelseydi”, diyen Fesli Meczupla AKP’giller’in nasıl birlikte olduklarını gösterdi.
Aynı zamanda Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızı, “Türk-Yunan savaşıydı” diyerek Antiemperyalist özelliğini görmezden gelen, antibilimsel Sevr’ci Soytarıları da teşhir etti.
Prusya Ordusu’nda bir asker olan Yüzbaşı Hans Tröbst’ün anılarının anlatıldığı “Mustafa Kemal’in Ordusunda BirAlmanYüzbaşı” kitabından alıntılarla, Kurtuluş Savaşı dönemini gözler önüne serdi.
“Burası, umudunu yitirmeyen ve ulusal varlığı için savaşmayı sürdüren tek ülkeydi, bedeli tamamen yok olmak olsa bile” alıntısıyla, yok olmayı göze alarak mücadeleye atılan kahramanlara kara çalanların insan olamayacağını haykırdı.
ABD ve AB Emperyalistlerini teşhir etti Genel Başkan’ımız. Elle tutulur gözle görülür bir şekilde gösterdi insan soyunun en büyük düşmanlarını. Son 60 yıldır yaşanılan bütün sosyal felaketlerin arkasında bu insanlık düşmanı AB-D Emperyalistlerinin olduğunu aktardı. Ve ülkemizdeki gerçek İslam’la hiçbir ilgileri olmayan Ortaçağcıların da, milliyetçilikle hiçbir ilgisi olmayan Ülkücülerin de, Sol-demokrat geçinen soytarıların da tek ortak paydasının Amerikancılık, AB’cilik olduğunu gösterdi HKP’li Dayı. Özellikle de Ortaçağcıların ve MHP’li Faşistlerin, Antidevrimcilikle ve Antikomünistlikle bir araya geldiklerini gösterdi Nurullah Ankut Yoldaş.
Eski bir Ülkücü Olan Cazim Gürbüz’ün kitabından alıntılarla Kontrgerilla’nın dünyadaki ilk öğrencilerinden Alparslan Türkeş’in ulusal onurdan yoksun, kişiliksiz içyüzünü ve milliyetçi sanılan MHP’nin antisovyetik yüzünü gözler önüne serdi Nurullah Başkan. Şu anda Sovyetler’in olmadığını ama Ülkücü geçinenlerin Türki Cumhuriyetlerine yönelik olarak hiçbir davranışlarının, eylemlerinin, düşüncelerinin olmadığını dolayısıyla tek dertlerinin Sosyalizme karşıtlık olduğunu gösterdi.
Genel Başkan’ımız, İşgal, Grev ve Direnişin Ülkemizdeki adı olan Nakliyat-İş’in yöneticilerinin Partimizin üyesi ve yöneticisi olduğunu, nerede hakkı yenen, nerede haksızlığa uğrayan bir işçi varsa orada haksızlığa karşı mücadele etmenin bir insanlık görevi olduğunu vurguladı.
Nurullah Hoca’mız; ben siyasetle ilgilenmeyeyim, ben bu işlerin dışındayım, ben ezilenlerin, sömürülenlerin davasına hiçbir ilgi duymuyorum, olan bitenler beni ilgilendirmez, ben kişisel mutluluğumun peşindeyim, diyenlerin aslında ben zalimlerin sessizce yanındayım, onların düzenini destekliyorum dediklerini söyledi ve Antiemperyalist Kurtuluş Mücadelesinin zaferle taçlanmasına en büyük katkıyı sunan Lenin Usta’dan alıntılarla böyle bir anlayışın yanlışlığını gözler önüne serdi, siyasi mücadelede yansızlığın olmadığını, olmayacağını gösterdi.
Önderimiz konuşmasını Lenin Usta’nın; “Ezim Ezim ezilmiş, bitkin, boynu eğik, bir yük beygiri gibi ağır ağır, çeke çeke ölmektense, bu iğrenç düzenin savunucuları ve koruyucularına karşı yürütülen açık bir mücadelede can vermeyi yeğleyenler, kahramanlık ününe bin kat daha layıktırlar” sözleriyle tamamladı ve Orhan Yoldaş’ın bu üne bin kat daha layık olduğunu söyledi.
Ve konuşmasına her zaman olduğu gibi “Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz” sloganıyla son verdi.
Söz sırası Halkçı Hukukçular’daydı.
Yarım asırlık Yoldaşı Metin Bayyar anlattı Hukuk alanındaki mücadelesini Orhan Özer Yoldaş’ın. Cezacılığını, devrimcilerin davalarını nasıl gönüllü üstlendiğini anlattı. Dava dilekçelerinde nasıl özü yakaladığını, hap niyetine hazırladığı dilekçelerle nasıl yoldaşlarını kurtardığını aktardı. Daha doğrusu Metin Bayyar Yoldaş, Orhan Özer Yoldaş’ın zekâsını anlattı. Ve Yoldaşımızın her zaman yaşatılacağını haykırdı.
Orhan Özer Yoldaş aynı zamanda İşgal, Grev, Direnişin sendikası Nakliyat-İş’in de avukatıydı. Efsane Başkan Ali Rıza Küçükosmanoğlu Yoldaş’taydı söz sırası.
Ali Rıza Yoldaş, İşçilerin “Orhan Babası” Yoldaş’ımızla tanışmasını, İşçi Sınıfı için mücadelesini anlattı.
Sarı sendikacılıkla nasıl mücadele ettiklerini, işkollarında olmamasına rağmen, Parababaları tarafından mağdur edilen işçilere Che’den yaptığı alıntıyla yardım etmelerinin insanlığın ve devrimciliğin gereği olduğunu gösterdi.
Ambar İşçileri söz aldı “Orhan Baba”larına olan saygılarını dile getirdi.
Hiç tanımamalarına rağmen Real Market İşçileri, Reysas/Tüvtürk İşçileri, Makro Market İşçileri söz aldılar, selam gönderdiler İşçi Sınıfının dostu Orhan Özer Yoldaş’a.
Bu kadar kalabalık, aradan bir yıl geçmesine rağmen gözleri yaşlı bu insanı anıyorsa ve bundan sonra da hep anacaksa, bu büyük bir insandır, dediler.
İnsanlığın Unutmayacağı insanlar arasına girmek ne büyük bir mutluluk.
Böyle anılmak, insanlığın kurtuluş mücadelesinde yaşıyor olmak, ne büyük bir kıvanç.
Böyle bir Yoldaş’ın yoldaşları olmak ne kadar güzel bir duygu.
Selam Olsun bizleri bu yoldaşlarla tanıştıran Bilimsel Sosyalizmin Kurucuları Marks-Engels’e.
Selam Olsun Bilimsel Sosyalizmi insanlığın gözüyle gördüğü, eliyle tuttuğu bir duruma dönüştüren, Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızın tek müttefiki Lenin Usta’ya.
Selam Olsun Bilimsel Sosyalizmin 20. Yüzyıl’daki en büyük geliştiricisi olma ayrıcalığını bize yaşatan, düşünce oğulları-kızları olmaktan çok büyük kıvanç duyduğumuz, Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlıya.
Selam Olsun en karanlık günlerde bizlere ışık olan, yol gösteren Parti Önderliğimize.
Selam Olsun Devrim Şehitlerine,
Selam Olsun Orhan Özer Yoldaş’a.
Konya’dan Kurtuluş Partililer