Siz şimdi buna ‘seçim’ mi diyorsunuz? İşte Küba’daki seçim sistemi…
Bir tarafta yıllardır ‘demokrasi’ adı altında bin bir türlü antidemokratik, halk düşmanı politikalarla yönetilen Türkiye, diğer tarafta ‘antidemokratik’ olarak karalanmaya çalışılan sosyalist Küba…
Gelin, dün karşılaştığımız manzara ve ortaya çıkan sonucun ardından Küba’daki seçim sistemine bir göz atalım ve görelim, demokrasi dedikleri kimin şapkasının tavşanıymış…
Küba’da iki çeşit seçim vardır: Biri iki yılda bir yapılan belediye meclisi seçimleri. Diğeri ise dört yılda bir yapılan Ulusal Meclis seçimleri…
Halk Gücü Ulusal Meclisi, Devlet iktidarının en üst organıdır.
Halk Gücü Eyalet ve Belediye Meclisleri, Devlet iktidarının yerel en üst düzey organıdır. Kendi bölgelerindeki hükümetleri teşkil etmektedir.
Seçimler sırasında sokaklarda güvenlik güçlerinin olmaması, yerel yetkililer tarafından seçim sürecine tanıklık etmeleri için dünyanın diğer bölgelerinden davet edilen meclis üyesi ve konuklarının dikkatini çekmiştir.
Küba’nın seçim ve demokrasi modeli “temsil” den öte “katılıma” dayanıyor.
Seçme ve seçilme yaşı
Gelen ziyaretçilerin dikkatini çeken başka bir konu ise yalnız Latin Amerika’da geçerli olan, askeri akademilerde okuyan 16 yaşındaki gençlerin seçme ve seçilme hakkına sahip olması uygulamasıdır. Seçme ve seçilme hakkı için en küçük yaş 16’dır. 16 yaşını tamamlayan herkesin belediye meclisi delegesi seçilme ve 18 yaşını dolduran herkesin ulusal meclise seçilme hakkı vardır.
Baskın seçim yasak
Yasalara göre, ister belediye delegelerinin seçildiği yerel seçimler, isterse de bölge delegelerinin ya da milletvekillerinin seçildiği genel seçimler olsun, adadaki herhangi bir seçimin yapılması kararlaştırılan günden en az 120 gün öncesinde Devlet Konseyi tarafından duyurusu yapılmak zorundadır.
‘Milletin vekilliği’ meselesi…
Delegeler periyodik olarak seçmenlere hesap verirler ve onlar tarafından görevden alınabilirler. Seçilen temsilcilerin hiçbiri bu iş için hiçbir ücret almaz. Bu, tamamen halka hizmet etmek için gönüllü yapılan bir iştir.
Seçilenlerin her biri seçmenlere raporlar sunmak zorundadır. Raporda sunulan faaliyetlerin hayata geçirilebilmeleri için seçmenlerin onayından geçmeleri zorunludur.
Adayları partiler değil halk belirliyor
Küba seçimleri genellikle iddia edildiği şekilde “Tek Parti” sistemine dayanmıyor ve “hiçbir partinin dahil olmadığı” iki aşamalı bir seçim sistemi olarak örgütleniyor.
Küba’daki seçim sürecinin ayırt edici bir özelliği de adayların belirlenmesi aşamasıdır. Kişiler Komünist Parti ya da başka bir politik örgüt adına değil kendileri adına aday olurlar. Ülkenin değişik yerlerinde oturan yerli halkın toplantılarda ellerini kaldırmaları aday göstermeleri için yeterlidir.
Küba’da seçim adayları parti organları tarafından değil mahalli halk meclisleri tarafından belirlenir.
Küba’daki halk toplantılarında adaylar delegeliğe özgürce önerilirler. Komşusu, görevini en iyi şekilde yapacağını düşündüğü kişiyi aday gösterir. Gösterilen adayların sayısı her bir seçim mahallesi için iki ile sekiz kişi arasında değişir. Bu adaylar arasından yapılan özgür ve gizli oylamayla bütün ülkede toplam 14.686 delege belediye meclisine seçilir.
Seçim sürecinin ikinci aşamasında Ulusal meclisin bölgesel ve ulusal bölmeleri için adayların seçimi Küba’nın temsili kitle örgütlerinin yetkili üyeleri tarafından yapılıyor. Bu örgütlerden bazıları: Küba Sendikalar Kongresi, Küba Kadınlar Federasyonu, Ulusal Küçük Çiftçiler Federasyonu ve Üniversite ve liseleri kapsayan birlikler.
Bu başlığı okuyunca sakın ağlamayın… Meşhur ‘sandık güvenliği’…
Küba’da seçimler güvenlik görevlisi görevlendirilmeden gerçekleştirilir. Sandıklar 300 bin çocuk tarafından korunur. Sandıkların başında ilkokul öğrencileri bekler.
Eşit propaganda hakkı
Seçim sürecince geçerli olan etik kurallara göre, belirli bir adaya oy verilmesi için telkinde bulunan ya da adayların prestijini sarsan kampanyalar yasaktır. Her bir farklı adayın fırsat eşitliğini garanti edebilmek için herhangi bir adayın çıkarına yapılacak propaganda yasaklanmıştır.
Her adayın bilgileri, deneyimleri, yetenekleri ve uygunluklarına ilişkin bilgiler, ilgili adayın pasaport fotoğrafı ile birlikte CV şeklinde tek tip bir sunum ile tüm seçmenlerin erişebildiği kamu binalarına ve kamusal alanlara asılıyor.
Genel seçimler söz konusu olduğunda Genel Meclise ve 14 bölge meclisine(ilki için 601, ikincisi için ise 1192 kişi seçilir) adaylık özel bir komisyon tarafından belirlenir. Bu komisyon işçi,çiftçi,öğrenci ve meslek örgütlerinin önerilerini dikkate alır.1998’deki seçimlerde aday listesi 60.000 isme kadar çıktı.
Her iki örnek de Kübalıların önce adayları sonra da göreve gelecek kişileri seçerken geniş bir katılım sergilediklerini göstermektedir. Bu,”Halkın iktidarı” sisteminin temelidir. Bu sistem 1976’da yapılan referandum ile Küba yurttaşlarının çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir.
Seçmenler oy pusulasında bir aday, birden çok aday veya bütün adaylar için oy kullanabiliyor. Seçilebilmek için her adayın toplam oyların en az %51’ini alması gerekiyor.
Yüzde 85 katılımı görünce ‘demokrasi örneği’ diyenler…
Nisan 2000 ve Ekim 2002’deki seçimlerin yüzdelerine baktığımızda katılım oranının ortalama yüzde 96.90 düzeyinde olduğunu görürüz. Bu da son on yılda adada yaşanan zorluklara rağmen mevcut siyasi sistemin yaygın destek bulduğunu göstermektedir.
Bu rakamlar,1959’da devrimin başarısından önce Küba’da yapılan seçimlerle karşılaştırılabilir. Örneğin 1944’te Ramon Grau San Martin başkanlığa yüzde 44.71 oy alarak getirildi.1954’te de Fulgencio Batista yüzde 46.61’lik oy oranı ile seçimi kazandı.
Diğer yandan, Birinci Dünya denen Amerika Birleşik Devletleri’nde 5 Kasım 2002’degerçekleştirilen seçimlerde seçmenlerin sadece yüzde 37’si oy kullandı ve bu oran son yılların en düşük oranıydı.
Küba’nın ‘Anadolu Ajansı’ var mı?
Sayımlar halka açık olarak yapılır ve sayımın yapıldığı yer, sayımı izlemek isteyen herkese açıktır. Yabancı, yerli isteyen herkes sayımlara tanık olabilir.
Yani bir yandan devlete ait bir ajansın seçim sonuçları bütün televizyon kanallarında dönerken diğer taraftan adaylardan bazıları ‘sonuçların doğru olmadığını’ iddia etmiyor. Herkesin katılıp izleyebileceği bir ortamda oylar sayılıyor ve dolayısıyla ‘itirazım var’ diyen de gidip oy sayımını yerinde izleyerek olup bitenleri görebiliyor.
Görüldüğü gibi, ABD ve AB başta olmak üzere ‘demokrasinin bekçiliğini’ yapan birçok ülkenin ve onların zenginlerine bağlı yandaş medyanın iddia ettiği gibi ‘diktatörlük, demokrasi düşmanlığı’ altında yaşayan Küba’da bugün bir seçim olsa, hiç kimse oyların çalındığını, gerçekleri yansıtmadığını, ‘millet iradesinin gasp edildiğini’ falan iddia etmeyecek. Yenilen, şapkasını önüne koyup nerede yanlış yaptığını sorgularken, yenen de halk için daha güzel neler yapabilirim diye kafa patlatacak.
Türkiye gibi ülkeler ise, hala, ne kadar demokrat olduklarını en antidemokratik yollarla halka anlatırken, bir yandan da ‘milletvekilliği’ adı altında milletin sırtından köşeyi dönenler tarafından abluka altına alınmış durumda.