Site rengi

Tasarım

Alışmış kudurmuştan beterdir: Satarsın sen satarsın Tayyip!

04.08.2023
459
A+
A-

M. Gürdal Çıngı

M. Gürdal Çıngı

Tayyip’in doğruları ya da Allah adamı böyle söyletir…

Her yalan söyleyenin arada bir doğruyu söylemesi gibi, Tayyip de arada bir doğruyu söylüyor.

Bunlardan birkaçını hatırlarsak hemen; “Ben Amerika’nın Büyük Ortadoğu ve Genişletilmiş Afrika Projesinin Eş başkanlarından bir tanesiyim. Biz bu görevi yapıyoruz”, “Ben ülkemi adeta pazarlamakla mükellefim” gibi…

Son günlerde bu doğrularına bir yenisini daha ekledi Tayyip. Dedi ki, 17 Temmuz’da Körfez şeyhlerine vatanı pazarlamaya giderken; “(…) Biz neyin satılacağını neyin satılamayacağını çok iyi biliriz. Biz 20 yıldır bu tecrübeyle buralara geldik, bundan sonra da yine aynı tecrübeyle devam edeceğiz.”

Evet Tayyip, Allah için doğruyu söylüyorsun; “neyin satılacağını neyin satılmayacağını çok iyi bilir”sin sen!

Biz de sattıklarından biliyoruz…

Neyi sattın sen?

Önce seni yetiştiren, eğiten ve bugünlere gelmeni sağlayan Hocanı, Erbakan’ı ve Milli Görüşçü davanı sattın, çıkarttın attın o gömleği sırtından; Batılı Emperyalistlerin ve Yahudilerin gömleğini giydin. Sonra da iktidara getirilince onlar tarafından oluşturulmuş projenin gereği olarak; Vatanı pazarladın, Vatanı sattın. Halkımızı sattın. Orduyu, Eğitimi, Yargıyı, Kuvayimilliye yadigârı Kamu kurumlarını, limanları, ormanları, dağları sattın sen. Senin sattıklarını yazmaya kalksak sayfalar yetmez. Dolayısıyla senden iyi kim bilir neyin satılıp neyin satılmayacağını…

Üstelik sen “ekonomistsin”(!) Ekonomi senden soruluyor ve sen ekonominin Allah’ını bilirsin. Bildiğin için ülkemizi getirdiğin durum ortada: tarumar edilmiş, cehennem ateşlerinden bile daha kavurucu, yanıp yakan bir ekonomiye sahibiz şu anda.

Döviz fiyatlarını getirdiğin durum ortada: 1 Dolar bugün itibarıyla 26,94 TL; 1 Euro 29,72 TL. Üstelik bu iki döviz geçtiğimiz günlerde daha yüksek rakamları gördü. Dolar 30’a yaklaştı, Euro 30’u aştı…

Senin bir zamanlar “Nas”ın vardı hani. Bundan ötürü de Faize karşıydın sen: “Nas ortada. Nas orada olduğuna göre sana bana ne oluyor? Olaya buradan bakacağız ve adımımızı ona göre atacağız”, “Bir Müslüman olarak ‘nas’lar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu”, diye höykürüyordun meydanlarda, salonlarda. “Faiz kitabımda yok”, “Bu can bu tende oldukça iddia ile söylüyorum: Faiz sebeptir enflasyon neticedir”, diyordun.

Amma velâkin hep yaptığını yaptın; bu anlayışını da sattın. Ve döndün bu anlayışından. Onu da şöyle ifade ettin 14 Haziran’da:

“Tabii bazı arkadaşlar “Cumhurbaşkanı faiz politikalarında ciddi bir değişime mi gidiyor” gibi bir yanılgının içine düşmesin. Ben burada aynıyım. Ama Hazine ve Maliye Bakanımızın şu andaki düşüncesi noktasında, biz tabii kendisine burada atacağı adımları süratle, rahatlıkla Merkez Bankası’yla beraber atmasını kabullendik, “hayırlı olsun” dedik ve bu şekilde de enflasyonu tek haneye düşürmekteki kararlılığımızı da bildirdik.” (https://www.indyturk.com/node/639806/haber/erdo%C4%9Fan-kimse-cumhurba%C5%9Fkan%C4%B1-faiz-politikalar%C4%B1nda-ciddi-bir-de%C4%9Fi%C5%9Fime-mi-gidiyor)

Yani Tayyip, Uluslararası Parababaları senin ümüğünü bir kez daha sıktı ve seni iktidarda tutmanın diyeti olarak, bedeli olarak Faizleri arttırttı sana. Bunları söyletti. Yani söylediklerini yalayıp yutturdu…

Bak, aynı konuşmanda bir itirafta da bulunuyorsun. Diyorsun ki:

“Bunu neye dayanarak söylüyoruz? Biliyorsunuz Başbakanlığım döneminde biz (enflasyonu) tek haneye düşürdüğümüzde faiz 4,6’ydı, enflasyon da 6,2’ydi.”

Ya şimdi faiz kaç, enflasyon ne?

Ya da faizi ve enflasyonu daha da düşüreceğin yerde kaça çıkartmışsın o günden bu yana bir “ekonomist” olarak?

TÜİK’in bile geçmiş aylarda yüzde 85 enflasyon açıkladı. Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise bu rakamı yüzde 185’ler olarak buldu. Hadi bunları bir yana bırakalım. ABD’nin, Dünya Bankası’nın, IMF’nin emirleri doğrultusunda atamak zorunda kaldığın ABD’den ithal Merkez Bankası Başkanın Hafize Gaye Erkan (ki kendisi ABD Dış İlişkiler Konseyi (CFR)’nin üyesidir aynı zamanda); “Enflasyon patikamızda önemli bir güncelleme gerçekleştirdik. 2023 yıl sonu enflasyon tahminimizi yüzde 58’e yükselttik. 2024 yıl sonu tahminimizi yüzde 33’e güncelledik. 2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 15’e gerileyeceğini tahmin ediyoruz.” dedi, 27 Temmuz’da. Yani bundan 4 gün önce.

Yani neymiş gerçeklik Bay “Ekonomist”?

Enflasyon bu yıl sonunda ancak yüzde 58 olacakmış!

Bir önceki Merkez Bankası başkanınız ise bu rakamı yüzde 33 olarak açıklamıştı.

Yani mızrak çuvala sığmadı Tayyip!

Ya 2024’te yani 1 yıl sonra ne olacakmış inşallah?

Yüzde 33.

Ya 2025’te yani 2 yıl sonra ne olacakmış enflasyon?

Yüzde 15.

Bu da neymiş tabiî ki?

“Tahmin”miş…

Ne diyor H. G. Erkan; “tahmin ediyoruz.”

Gel de inan!

Somut gerçeklik ne?

Enflasyonun tek rakamlı hanelere inmesine sizin öngörülerinizle bile hiçbir zaman varamayacağımız…

Faiz cephesinde durum ne?

“Nas” yüzünden düşüre düşüre yüzde 8,5’a vardırdığınız faizi yeniden yüzde 17,5 seviyesine yükselttiniz. Daha da yükseltmek zorundasınız.

Var mı bunun ötesi?..

 

Körfez ülkelerini vb.lerini dolanman

Ekonomiyi getirdiğin noktanın sonucudur

Yeniden seçilir seçilmez, daha doğrusu ABD tarafından yeniden iktidara getirilir getirilmez ilk işlerinden birisi ne oldu?

Körfez ülkeleri turu, değil mi?

Niye gittin?

Gezmeye mi?

Yoo, vatanı pazarlamaya, elde kalan kamu kurumlarını, limanları, dağları, ovaları satmak için. Para dilenmek için…

Çünkü; “Kısa vadeli dış borçta yeni rekor” var. Dolayısıyla acil sıcak paraya ihtiyaç var.

“Kısa vadeli dış borç stoku mayıs sonu itibarıyla yüzde 11,1 oranında artışla 165,6 milyar dolar oldu. Vadesine 1 yıldan az kalan dış borç stoku 207 milyar doları da aşarak yeni rekor seviyeye yükseldi.” (https://www.birgun.net/haber/kisa-vadeli-dis-borcta-yeni-rekor-453654)

Bak, paramızın onca değer kaybına rağmen yabancı turistler gelmiyorlarmış.

Niye?

Çünkü malların fiyatları uçuşa geçmiş…

“Bodrum Otelciler Derneği (BODER) Başkanı Ömer Faruk Dengiz, yoğun geçen bir bayram sonrası ciddi bir düşüş yaşadıklarını söyledi. Artan maliyetleri otel fiyatlarına yansıtmaları sonrası talebin düştüğüne dikkat çeken Dengiz, ‘Enflasyon odaklı maliyetleri, oda fiyatlarına ekleyince yurt dışı tatil merkezlerini de fiyatlarda geçmiş olduk. Örnek verecek olursak, Dubai’deki veya Amerika’daki tatil bölgeleriyle fiyatlarımız aynı oldu. Yabancı turist geçen seneye göre yüzde 56’lık bir fiyat farkı görünce doğal olarak tatil planlarını iptal ediyor veya tercihini farklı bölgelerden yana kullanıyor. Körfez Savaşı’ndan bu yana turizm sezonu ilk defa bu kadar kötü bir süreç yaşıyor’ dedi.”

Ve devamında yaptığı açıklamada Türkiye ekonomisinin hal-i pür-melalini ortaya seriveriyor:

“EKONOMİ POLİTİKALARI TURİZMCİYİ BİTİRME NOKTASINA GETİRDİ”

Otellerdeki gıda tedariki sorununa da değinen Dengiz, “Hepimiz aslında birbirimize bağlıyız. Biz Merkez Bankası’nın sıkı ekonomik tedbirleri nedeniyle tedarikçi firmalarla karşı karşıya geldik. Kredi kartları taksitleri sınırlandırıldı. Uzun süreli çekler kabul edilmiyor. Peşine döndü her şey. Bu da işletmecileri zorluyor. Birçok tedarikçi firma, teminat mektubu istiyor. Teminat mektubunun faiz oranları yüksek, bu da bize maliyet olarak geri dönüyor. Bu ekonomi politikaları, turizmciyi bitirme noktasına getirdi” dedi.” (https://tele1.com.tr/bodrumda-oteller-bos-kalinca-isten-cikarmalar-basladi-turizm-ilk-defa-bu-kadar-kotu-878921/)

Bunun sonucu da ne oluyor ilk elde?

İşçileri işten çıkartmak!

En kolay, en basit yol bu.

Hukuki yaptırımı mı var sanki?

Çıkarttım, diyorsun ve çıkartıyorsun.

Bak, uyguladığın ekonomik politikaların sonuçlarından birisi ne oluyor?

“Küresel Haklar Endeksi: İşçi haklarında en kötü 10. ülkeyiz

“Türkiye çalışma koşulları açısından her yıl geriliyor. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu Küresel Haklar Endeksi’ne göre Türkiye işçi haklarının en kötü olduğu 10 ülke arasında yer aldı.” (https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/kuresel-haklar-endeksi-isci-haklarinda-en-kotu-10-ulkeyiz-2097318)

Ve yine uyguladığın zalim, acımasız, insafsız ve vicdansız politikaların sonucu nedir?

“OECD araştırması: Türkiye geçim derdinde ilk sırada

“Türkiye, ailelerin yüzde 70’inden fazlası temel ihtiyaçlarını karşılayamamaktan endişe duyması sebebiyle Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD)’nin “yüksek enflasyon ortamında temel ihtiyaçları karşılama endişesi” listesinin ilk sırasında yer aldı.” (https://www.cumhuriyet.com.tr/dunya/oecd-arastirmasi-turkiye-gecim-derdinde-ilk-sirada-2102011)

Halkımızı düşürdüğün durum bu, ünlü ekonomist Tayyip!

Halkımız bir parça iş, bir lokma ekmek peşinde!

Utan! Utan!

 

Kendinize, ballı maaşlarınıza gelince

hepiniz birsiniz…

Utan, dedik de sizde utanma ne gezer… İktidarıyla çevrimiçi muhalefetiyle hepiniz aynısınız. Aynı toptan kesme kumaşlarsınız. Hepiniz Halk ve Vatan düşmanısınız. İşte size somut bir örnek:

Hangi parti fark etmiyor… Milletvekillerini buluşturan teklif: Para

“Emekli milletvekillerinin maaş zamlarının yüzde 17,55’le sınırlı kalmayıp yüzde 25 artabilmesi için Torba Yasa Teklifi’ne özel bir hüküm konuldu. Böylelikle emekli milletvekillerinin ortalama 55 bin TL olan maaşlarının 64 bin TL yerine, yaklaşık 69 bin TL’ye çıkartılmasının yolu açıldı.  Torba Yasa Teklif’in TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmesi sırasında AKP Milletvekilleri Orhan Yeğin ve Mehmet Kırpınar’ın imzalarıyla ortak bir önerge verildi. Önerge ile eski TBMM Başkanı ve milletvekillerinin emekli maaş zammından yararlanabilmesi için Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda değişiklik yapıldı.

“Üzerinde herhangi bir tartışma yapılmayan önerge komisyondan geçti.” (https://www.odatv4.com/guncel/hangi-parti-fark-etmiyor-milletvekillerini-bulusturan-teklif-para-65785228)

 

Ne utanç verici bir durum. AKP’sinden MHP’sine, CHP’sinden İYİ’sine, Saadet’inden Gelecek’ine, Deva’sından DP’sine ve YSP’sinden TİP’ine hepiniz aynı b.kun soyusunuz. Aynı halk düşmanlarısınız…

 

Sözün Özü:

Belirleyici olan Tayyip’in sınıf karakteridir

En başta söylediğine tekrar dönelim Tayyip. Ne diyorsun?

“Biz neyin satılacağını neyin satılamayacağını çok iyi biliriz. Biz 20 yıldır bu tecrübeyle buralara geldik, bundan sonra da yine aynı tecrübeyle devam edeceğiz.”

Bir düzeltmeyle, söylediklerin tümüyle gerçeği ifade ediyor Tayyip.

Nedir o?

“Biz 20 yıldır bu tecrübeyle buralara geldik” diyorsun ya; yanlış olan, doğru olmayan cümlen bu.

Doğrusu nedir?

Siz 6 bin 500 yıllık Antika Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfının siyasi plandaki temsilcisisiniz. Yani 20 yıllık ne kelime, siz bin yıllardır; “neyin satılacağını neyin satılamayacağını çok iyi bilir”siniz. Çok iyi öğrenmişsinizdir.

O sınıf ki, Vatan ve Millet bilmez. Üretim nedir, bilmez. Bildiği en iyi şey; alıp satmaktır. Üreticilerle tüketiciler arasında aracılık yapıp oradan kâr elde etmektir. Faizle para kazanmaktır.

Ne diyor bu sınıf için Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı:

“Medeniyetle birlikte ne oldu?

“Toplum sahnesine çok yavaşça ve sinsice, ama hiçbir adım gerilemeye katlanmaksızın ilerleyen yeni tip bir insan sınıfı çıktı. Bu türedi sınıfa TEFECİ-BEZİRGÂN Sınıfı denildi. Tefeci-Bezirgân Sınıf para gücünü elinde tutuyordu. Onun amacı ve görevi, PARA İLE PARA kazanmaktı. İnsanların muhtaç oldukları maddeler üretilir mi? Yoksa tüketilir mi? Tefecilerle bezirgânlara bu vız gelirdi. Onlar, üretim şöyle dursun, tüketim işini bile; Para (FAİZ veya KÂR) sağlamak için göz önünde tutuyorlardı.

“Üretim tüketimi karşılar mı? Tüketim üretime denk gelir mi? Tefeci-Bezirgân böyle şeyleri akıldan geçirmeyi budalalık sayardı. Üretimle tüketimi ayarlamak ne gezer? Bu ayar ne denli bozulursa, Tefeci-Bezirgân o denli çok para kazanırdı. Tüketim ne denli çok ve üretim ne denli az olursa; Tefeci-Bezirgâna o kadar çok yağlı kazanç kapıları açılırdı. İşte bugüne değin Türkiye’mizin trajedisi bu ekonomik kaynaktan çıkar.” (Hikmet Kıvılcımlı, Üretim Nedir?, 5. Baskı, Derleniş Yayınları, s. 25)

Bugünkü gerçekliğimiz de tam da bu değil mi?

Üretimle hiç ilgilenmiyorsun. Kuvayimilliye yadigârı üretim tesislerini; Sümerbank’ı, Tekel’i, SEKA’yı, Şeker Fabrikalarını, Alüminyum Fabrikalarını, SEK’i vd. vd.lerini kim sattı?

Sen sattın, siz sattınız.

Bu kurumların isimlerini yazsak sayfalarca yazmamız gerekir, dediğimiz gibi…

Bak, ne diyor Hikmet Kıvılcımlı sana ve senin gibilere:

“Bu sınıf, her önüne gelen Fatihin karşısında gerekince din iman, bin mintan değiştirerek kuyruk yalayıcılıkla binlerce yıldan beri ayakta kalmış bulunan Antika Tefeci-Bezirgân Sınıfı idi.” (Hikmet Kıvılcımlı, Genel Olarak Sosyal Sınıflar ve Partiler, 2. Baskı, Derleniş Yayınları, s. 37)

2003’te “Üstümüzdeki Milli Görüş gömleğini çıkardık” diyen sen değil miydin?

2005’te, “Yahudi Cesaret Madalyası”nı boynuna takan sen değil miydin?

Bugün sizin “Fatih”leriniz kimler?

ABD, AB, İngiliz ve İsrail değil mi?

Sizi iktidara getiren de iktidarda tutan da onlar değil mi?

Neyin karşılığında seni ve sizi iktidara getirdiler?

Özetçe şu 3 ana şey karşılığında:

“1. İsrail’in güvenliğini arttıracaksınız, önündeki engelleri kaldıracaksınız.

“2. Büyük Ortadoğu Projesi yani sınırların değişmesi.

“3. İslam’ın yeniden yorumlanmasında bize yardımcı olacaksınız.” (https://www.hkp.org.tr/samimi-musluman-kardes/)

Ve sen, siz bunları bire bir yerine getirdiniz; getirmeye de devam ediyorsunuz, değil mi?

Yani sen, İslam Ümmetini sattın.

Sen İslam Devletlerini sattın.

Sen bizzat İslam’ı sattın.

Satarsın sen satarsın.

“neyin satılacağını neyin satılamayacağını çok iyi bilir”im diyorsun ya, senin defterinde satılamayacak hiçbir şey yok. Yaptıkların ortada. “Satılamayacak” şeyler olsaydı senin anlayışında, Vatan ve Halk sevgisi olsaydı bir nebze satar mıydın Kuvayimilliye yadigârı Kamu Mallarını?

Asla satmazdın.

Sen satmadın mı SEKA’yı? Sen satmadın mı Sümerbank’ı? Sen satmadın mı TEKEL’i? Sen satmadın mı SEK’i? Sen satmadın mı Limanları? Sen satmadın mı Ormanları, Dağları, Ovaları? Sen satmadın mı TEAŞ’ları vb. vb.lerini?..

Satarsın sen, satarsın… Sen, her şeyi satarsın.

Yazık…

Ama sen görev yapıyorsun, değil mi?

“Ben ülkemi adeta pazarlamakla mükellefim”, diyorsun değil mi?

Allah seni ıslah eder mi?

Sanmıyoruz.

Bu Halka ve bu Vatana yaptıkların yanına kâr kalır mı?

Sakın aklından bile geçirme: Er ya da geç Çelik Bilezikle tanışacaksın!