Site rengi

Tasarım

Halk Dersleri-Dedenin Dedikleri: İkinci Ders [Biz Alınteriyle Çalışanlar Kaçınılmazca İşçileşiyoruz]

27.11.2024
161
A+
A-

Halkın Kurtuluş Yolu Gazetesi’nin notu:
Sosyalist Gazetesi’nde yayımlanan “Dede Hande” imzalı, “Halk Dersleri Dedenin Dedikleri” başlıklı “Öğreti”ler Sosyalist Gazetesi’nin 8 Aralık 1970
tarihinde yeniden yayım hayatına atılmasıyla birlikte yayımlanmaya başlar.
“Öğreti”ler Hikmet Kıvılcımlı’nın kısa (not tarzındaki) yazılarıdır. Biz de Kıvılcımlı
Usta’nın bu tarzına uyarak her sayımızda bir “Öğreti”yi yayımlayacağız.
Yazılar, 8 Aralık 1970 yılında başlar, 13 Nisan 1971 yılındaki 24’üncü sayıda
sonlanır. (Bazı sayılarda yayımlanmamıştır.) “Öğreti”ler tamamlanmamış
görünüyor. Kaldı ki, 27 Nisan 1971 tarihli 25’inci sayıyla da Sosyalist Gazetesi
12 Mart Faşizmince yasaklanır. Yayımı durdurulur. Hikmet Kıvılcımlı da idam
fermanıyla aranmaya başlar…
İşte aşağıdaki yazıların tarihçesi budur…
“Öğreti”leri, eksik de olsa yayımlamayı, yeni kuşaklara aktarmayı bir
görev bildik. Hele de İşçi Sınıfımızın Örgütlenme-Grev-Direniş mücadelesinin
yükseldiği şu günlerde…

Onun için, “Neyiz!” dememeli, “Ne olacağız!” demeli, sözü buraya gelir.

Neyiz?

Bugün Köylüyüz, Esnafız.

Ne olacağız?

Yarın içimizden benek düşenlerimiz İşçi olacağız. Onu hiç unutmayalım. Dünyanın dönülmez gidişi bu. Uzak yakın, yeryüzünün her ülkesinde: başka her sınıf insan azalıyor, işçileşiyor, İşçi Sınıfı artıyor.

Bizde de başka türlüsü olamazdı.

Madem iş olacağına varıyor. Madem herkes, istese de istemese de İşçi olur. Öğrenmekten korkmayalım. Bu işin, işçileşmenin ne olduğunu, neden, nasıl olduğunu araştıralım. Bunu artık düşünmemizin zamanı gelmiş, geçiyordur. Hepimiz, alınteri ile namusu ile çalışanlarız. Başımıza gelenler, pişmiş tavuğun başına gelmiyor.

Çiğ idik piştik, pişiyoruz. Elhamdülillah, diyeceğiz. Ama içimizde en çok pişen, iki kavrulmuşa dönen, yananlarımız: Esnaflarımız, Köylülerimiz oldukları gibi kalmıyorlar. Köylü ve Esnaf iken, bir de bakıyoruz İşçileşivermişler.

Biz onu, aramızdan gitti, yok mu oldu ne? bilirken, bir de bakıyoruz yananlarımız hiç de yok olmamışlar. Köyden, Kasabadan fabrikalı şehirlere gitmişler. Yeni bir insan: İşçi olmuşlar. Kırlarımızda Amele dediklerimiz var ya… Onlara dönmüşler.

Ne olmuşlar?

İşçi olmuşlar. Yandı, kül oldu, külü havaya savruldu sandıklarımıza bakıyoruz: hepsi dipdiri İşçi olmuş.

İşçi ne?

Şıkır şıkır köz olmuşlar sanki.

Kimi Kasabada, kimi İlde, Kırda, Kentte: Adana’da, İzmir’de, Ankara’da, Zonguldak’ta, Eskişehir’de, İstanbul’da… Kimi Alman’ın gâvurunda, Frengin, Belçika’nın, İsveç’in, Avustralya’nın: yetmiş yedi buçuk düvelin yabanında rızık aramaya gitmiş.

Hepsi bizim uşak. Dünkü Esnaf, Köylü. Küçük tarlayı, dükkânı bırakıp gitmiş. Başkasının büyük tarlalarında, işyerlerinde iş arıyor. Çalışan, iş çıkaran, ekmek, otomobil, makina, radyo, kâğıt… her çeşit mal yaratan insan kesiliyor.

 

(Sosyalist Gazetesi, Yıl: 1, Sayı: 2, 15 Aralık 1970)

 

(Yıl: 1, Sayı: 24, 13 Nisan 1971)