İstatistikler ve Gerçekler…
Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
İstatistikler, son yıllarda daha çok hayatımıza girdi. Koronavirüs salgınıyla ilgili istatistiklerin şeffaf bir şekilde paylaşılmaması, salgının ülkemizdeki durumunu anlaşılmaz hale getirdi.
İl, ilçe, yaş, cinsiyet, kronik hastalığı olmak, meslek gibi özelliklerin, vakalar ve ölümlerdeki oranlarını bilmemiz gerekiyordu. Bu istatistiklere göre kapanma önlemlerinin, hayata geçirilmesi gerekiyordu. Bu istatistikler AKP iktidarı tarafından yayınlanmayınca, bazı belediyelerin defin listesi verileri, aile hekimi arkadaşların izledikleri hasta sayıları ve hastanelerimizde yatan ve yoğun bakımda olan hasta sayılarına göre çıkarsamalar yaptık.
Bakanlık geçen sene bu zamanlar haftalık yayınladığı durum raporunda, ülkemizi 11 bölgeye ayırmıştı. Bu bölgelerdeki vaka ve ölüm sayılarını yaş ve cinsiyet olarak veriyordu. Bu yıl, bu da yapılmıyor.
Üstüne üstlük TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) tarafından her yıl Mayıs ayında yayınlanan, önceki bir yılın ölüm istatistikleri hâlâ yayımlanmadı. Yapılan açıklamada ölüm nedenleriyle ilgili verilerin ilgililerden tam olarak gelmediği belirtildi. Ölüm sayılarının 2020 ve 2019 karşılaştırılması bize Koronavirüs ölümleri hakkında gerçekçi bilgiler verecek. İktidarın tüm sıkıntısı bu.
Önümüzdeki Eylül ayında tüm okullar açılacak deniyor, ama salgının ülkemizdeki durumu net değil. Bu bilinmezlikler durumu ayrıca halkta Sağlık Bakanlığına karşı güvensizlik yaratıyor. Aşı oranlarının düşük olmasının en önemli nedenlerinden biri de bu güvensizliktir.
Son yıllarda tartışılan önemli bir konu da İşsizlik ve Pahalılık konusundaki TÜİK verileridir.
TÜİK başkanları çok sık değişmeye başladı. Toplumda yaşanılan İşsizlik ile TÜİK verileri hiç uyuşmuyor. İşsizlik oranı, son 3 ayda iş arayanlar ile 15 gün içerisinde işe başlayacak olanların sayısının toplam iş gücüne bölünmesi ile hesaplanmaktadır. Bu hesaplamadaki eksiklik ise sadece son 3 aydır iş arayanların temel alınmasıdır. İşsiz olup son üç aydır iş aramayanlar, iş bulmaktan umudunu kesenler, ev kadınları işsiz sayılmamaktadır. Ülkemizde bulunan 9 milyon civarındaki yabancı göçmen de hesaba katılmamaktadır.
Geçen Mayıs ayında açıklanan son TÜİK verisine göre İşsizlik oranımız %13,2 dir. Enflasyon (Hayat Pahalılığı) verileri de gerçek yaşamla uyuşmamaktadır. Enflasyon sepetine giren ürünler sürekli değiştirilmektedir. Vatandaşın temel ihtiyaçları dikkate alınarak bir enflasyon hesaplaması yapılmamaktadır. Bu nedenle işçi ve kamu çalışanları konfederasyonlarının yaptığı açlık ve yoksulluk sınırı verileri hayat pahalılığının durumunu daha doğru biçimde ortaya koymaktadır.
Temmuz ayı rakamlarına göre 4 kişilik bir ailenin Açlık sınırı 3513 lira oldu. (https://bit.ly/37fjaep)
Geçen yıla göre en çok artış 236 lira ile süt-yoğurt-peynir kaleminde oldu. TÜİK rakamlarına geçen Temmuz ayında açıklanan yıllık enflasyon %17,53; bu rakam bile çok yüksek. Gerçek enflasyonun ise daha yüksek olduğunu yaşayarak görüyoruz. Geçen Ocak ayında yapılan bir araştırma sonucu yapılan açıklamada bu oranın %36,72 olduğunu görüyoruz. (https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/enagrup-yillik-enflasyon-1460-degil-3672-1803546)
AKP iktidarı, Ortaçağcı Tefeci-Bezirgân Sermayenin temsilcisidir. Üretimle ilişkisi olmayan, yüzyıllardır halkımızın ümüğünü sıkan bu sınıfın temel özelliği, olmuşu olmamış gibi göstermektir. Adamı suya götürür, susuz getirir bunlar. AB-D Emperyalizmi ve yerli Finans Kapital ile tencere-kapak gibi buluşmuşlar, yaklaşık yirmi yıldır halkımıza nefes aldırmamaktadırlar. Bu nedenle halka gerçekleri anlatması gereken istatistiklerle oynamak, bu iktidar için çok doğal bir durumdur.
Burada önemli olan bu gerçekdışı açıklamalara inanmamaktır. Gerçekleri görmek için aklımızı kullanmaktır. Hikmet Kıvılcımlı Usta pek çok yazısında, Halkımızın kafadan silahsızlandırılmasını anlatır. Kafadan silahsız hale gelen halk, yalanı gerçek zanneder. Bu nedenle aklımızı kullanmamız, hayatın her alanında örgütlü olmamız gerekir.
İstatistikler iktidarın elinde, ek bir sopa gibi kullanılmaktadır. Gerçekler ise yaşadıklarımızdır. Gerçek yaşam bize aklımızı kullanmamızı ve örgütlü olmamızın gerekliliğini net bir şekilde ortaya koyuyor.