Zehir soluyoruz!
Dünya Sağlık Örgütü, Dünya’da ve Avrupa’da hava kirliliğinin en yüksek olduğu şehirleri açıkladı. Bu sıralamada Avrupa’daki havası en kirli 10 şehir arasında ülkemizden, 8 şehir var, (https://www.theguardian.com/cities/datablog/2017/feb/13/most-polluted-cities-world-listed-region?utm_source=dlvr.it&utm_medium=twitter))
Dünya Sağlık Örgütü, PM2,5 (Partikül Madde 2,5) diye tanımlanan hava kirleticisini, insan sağlığına en zararlı maddeler olarak değerlendiriyor. Çapı 2,5 mikronun altında bulunan bu ince parçacıklar akciğere müthiş zarar veriyor. PM2,5 Akciğer dokusunda, sağlığımızı bozan pek çok değişikliğe neden oluyor. PM2,5’in 50 mikrogram/metreküp üzerindeki değerleri sınır kabul ediliyor. Bu değerler Batman ve Hakkâri’de 67, Gaziantep’te 66, Siirt’te 61, Afyon’da 60, Karaman’da 57, Iğdır’da 54, Isparta’da 52 yıllık ortalama değer olarak saptanıyor. (agy)
Kuzey ve Güney Amerika’da hava kirliliğinin yıllık 50 ortalamanın üzerinde olduğu yalnızca bir şehir var. Şili’deki Coyhaique şehrinde bu değer 66 bulunmuş.
Hava Kirliliği ilk kez 1952 kışında İngiltere/Londra’da 10 binden fazla insanın ölümüne neden olmuştu. Hava Kirliliğinin temel nedenleri sanayi, trafik ve kömür kullanımıdır. Sanayi tesislerinde baca gazlarına filtre, arıtma sistemlerinin konmaması kirliliğin temel etkenlerinden birisidir. Toplu taşıma yerine, bireysel olarak motorlu taşıtların kullanımı da önemli hava kirliliği etkenidir. Ülkemizde evlerde sobada ve kalorifer kazanlarında kalitesiz kömür kullanımı, bacalarda filtre düzeneklerinin kullanılmaması hava kirliliğinin önemli etkenleri arasındadır. Üstüne üstlük şehirlerde hava akımına olanak tanımayan bir yapılaşma olması, hava kirliliğinin dağılmasını önler. Doğalgaz kullanımı yeterli düzeyde değil. Her evin doğalgaza geçmesi de kolay değil. Bunların yanında ülkemizde her yıl yüzlerce çocuk ve erişkin kömürün sobalarda bilinçsizce yakılmasından kaynaklanan karbonmonoksit zehirlenmesiyle hayatını kaybediyor.
AKP’giller iktidarı ve belediyeleri, uygulamaları ile halka nefes aldırmıyor. Yeni yeşil alanlar yapılacağına, var olan yeşil alanlar imara açılıyor. İmar tadilatlarıyla halkın kullanması gereken alanlar ticari alanlar haline getiriliyor. Kömür kullanan termik santraller, Elbistan’da, Yatağan’da ve ülkenin pek çok yerinde vatandaşa zehir solutmaya devam ediyor. Tarım arazilerine gelişigüzel sanayi tesisleri yapılıyor. Filtre ve arıtma düzenekleri denetlenmiyor.
Hava kirliliği başta çocuklar ve yaşlılarda olmak üzere hastalık etkeni olarak karşımıza çıkıyor. Akciğer kanseri, KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) ve Astım hava kirliliği ile en sıkı ilişkisi olan hastalıklar. Bu kadar yoğun hava kirliliğiyle karşı karşıya kalan vatandaşta, bu hastalıklar daha çok ortaya çıkıyor ve erken yaşta insanlarımız hayatını kaybetmiş oluyor. Bu iktidar halkımıza bir anlamıyla cehennemi yaşatmış oluyor.
Ne adına?
Yerli ve yabancı parababaları daha çok kâr etsin diye.
Görüyoruz, Parababaları ülkenin deniz kenarlarında, bol oksijenli yerlerde yaşıyorlar. AKP iktidarının yeni zenginleri Tefeci-Bezirgân Sermayedarlar da aynı şekilde yaşayıp üstüne bir de din, vatan, millet edebiyatı yapıyorlar.
Halkımızın, pek çok şehirde zehir soluduğumuz gerçeğini görmesi gerek. İlle de bunun için Akciğer kanseri, KOAH olmamız gerekmiyor. Hayatımızı cehenneme çeviren bu düzeni ortadan kaldırmadan, kendimiz ve çocuklarımız rahat edemeyecek. Bu yüzden Örgütlenmekten başka çare yok. “Örgütsüz Halk Köle Halktır.”
İşte Halkın Kurtuluş Partisi bunun için var. Hayatın her alanını yaşanılır hale getirmek için başka çare yok.
Kurtuluş Partili Bir Doktor